Sonucu Fenerbahçe lehine olmasa günlerce tartışılacak bir maç olacaktı. Deivid'in vuruşunun gol olduğunu 80 yaşındaki Aragones yedek kulübesinden gördü, ama yan hakem göremedi. Bu bariz pozisyonu Denizli kalecisi de itiraf edebilse son derece şık olurdu ama bunu yapmadı. Maça bakarsak, ilk yarı için konuşulacak hiçbir şey yok. Fenerbahçe koca 45 dakika boyunca hiçbir şey yapmadı. Denizlispor'un müthiş sertliğine hakem müsamaha gösterince ortaya futbol adına güzellikler çıkmadı. Devreye girerken Volkan'ın yaptığı kurtarış ilk yarıda akıllarda kalan tek pozisyondu. Volkan, bütün eleştirilere rağmen zaman zaman yaptığı lüzumsuz hareketlere rağmen son derece yetenekli bir kaleci. Volkan'ı kaybetmek çok kolay, mühim olan onu kazanmak. Maçın ikinci yarısında daha istekli bir Fenerbahçe vardı. Bu maç bir anlamda Fenerbahçe için ölüm-kalım maçıydı. Futbolcular bunun biraz daha farkındaydılar.
Kazanmak zorundaydı Emre Belözoğlu'nun golü onun kalitesine yakışacak cinstendi. İyi bir Emre, Fenerbahçe orta sahasına çok büyük katkı yapabilir. Belki bu gol ona bir moral olur ve formunu yakalamasına katkı sağlar. Kazım ve Vederson, son derece etkisizdiler. Bilhassa Kazım, sahada hiç yoktu. Gökhan, hem sağ bek hem sağ açık gibi oynadı. Kazım'ın ona en ufak yardımı yoktu. Fenerbahçe'nin bir başka sıkıntısı da Güiza. Tamam, 14 milyon euro verdiğin bir adamı yedek bekletmek zor. Ama sağlam bir Semih, bu Güiza'yı değil 14, 114 milyon euro olsa da keser. Fenerbahçe, derbi galibiyetlerinin bir anlamı olması için bu maçı kazanmak zorundaydı. Rakiplerinin 2 hafta sonra aralarında oynayacağı maçlar da düşünüldüğünde Fenerbahçe, tarihinin en kötü başlangıcına rağmen zirveye çok yakın bir yerde devreyi kapatabilir.