Kadıköy'de kaide değişmedi. Galatasaray, favori olarak gösterildiği maçta daha ilk dakikada golü de bulmasına rağmen 4 yiyorsa burada ciddi bir psikolojik avantaj olduğunu kabul etmek gerekir. Fenerbahçe daha çok isteyen, daha çok koşan, daha çok mücadele eden takımdı. Bir Selçuk seyrettim, 10 numara futbol oynadı. Önce beraberlik golünü attı. Bir pozisyon evvel de yine vurdu olmadı. Gördüğü erken sarı karta rağmen 90 dakika müthiş mücadele etti. Aynı şekilde Josico da çok etkili bir futbol oynadı. Tabii Selçuk ve Josico'nun yetenekleri belli. Burada esas değişiklik Deivid'in oynamasıydı. Deivid, soğukkanlı, top alıp veren ve topu çoğunlukla olumlu kullanan bir futbolcu. Onun sayesinde Fenerbahçe, topa daha çok sahip oldu. Maç eksiği yüzünden son dakikalarda yorulmasına rağmen muhteşem de bir gol attı. Aurelio mutlaka çok önemli bir futbolcu, ama Deivid bu takım için belki ondan daha etkili. İyi bir Emre, Aurelio'nun yerini doldurabilir. Ama Deivid-Alex ikilisinin uyumu kolay kolay yakalanamayabilir. Bu nedenle Alex'in dönmesiyle Deivid ve Emre'nin de takıma girmeleri ve Semih-Güiza ikilisinden biriyle vazgeçilmesiyle Fenerbahçe, geçen seneki formunu bulabilir.
Kazanması mucize Gökhan'ın form durumunda da bir yükselme söz konusu. Maç boyunca mücadeleyi hiç bırakmayan ve ofansif katkı da sağlamaya çalışan bir Gökhan vardı sahada. Sonuç olarak Fenerbahçe, Alex gibi bu ligin tartışmasız en etkili futbolcusundan yoksun olmasına rağmen maçın hemen başında da yenik duruma düşmesine rağmen yine kazanmasını bildi. Rakibini de dört golle adeta sürklase etti. Görünen o ki Galatasaray ne kadar iyi durumda da olsa Kadıköy'de kazanması gerçekten mucizelere bağlı.