Ustalar durunca Bir takımı tanımlayabilmek için neler almalıyım yanıma; ekip ruhu, forma aşkı, futbolcu performansı, teknik ekip yeterliliği, oyuna müdahale isteği, taraftarın arzusu, ustaların varlığı... Hangi birine değinsem sıkıntıya giriyorum, elimde kalıyor Galatasaray'da. Neye değinsem aşill tendomum parçalanacak, nereye uzansam forma ateşten gömlek. 60'a kadar üçleyeceğiz- beşleyeceğiz diye beklediğimiz maç neredeyse avucumuzdan uçup gidecekti. Tabii ki bir üst tura çıkma hayali de. Bir şeyle tanımlayabilmek gerekir bir futbol takımını. Mesela Galatasaray için sürekliliği var, savaşçı, teknik, gençleri çok iyi gibi şeyler söylenmeli futbol literatüründen seçme sözcüklerle. Diyelim Kewell, Nonda, Hasan Şaş'tan yoksunuz. Hadi buna Sabri'yi de ekleyelim. Peki Arda niye yokları oynuyor? 20'li yaşlarından beklediğimiz heyecanın, isteğin çok gerisinde değil mi Arda? Ondan Milli Takım'daki performansının yarısını bekliyoruz. Düşünün ki mücevher kutusundan sadece bir gümüş pırıltısı istiyoruz. Çaresiziz, sıkıntılıyız. Kilit noktaları verimli olmayan bir Galatasaray bir hafta öyle, bir hafta böyle oynayacak belli ki. Bu da futbol takımının en belirgin, en istediğimiz özelliği olan sürekliliği zedeliyor. Defansı ilk maçta olduğu gibi kulelerin tedirginliği ile kurduk, pigmelerden oluşan Bellinzona forveti karşısında. Aynı kulelerden yan toplarda yararlanamıyor Galatasaray.
Skibbe'nin talihsizliği Mesela şöyle olmalı: Galatasaray uzunları ile sürekli gol kovalayan bir ekiptir. Ya da şöyle denmeli: Orta sahasıyla ve orta sahasında ürettiği presle rakip takımı sürekli baskı altında tutan bir ekiptir. Dün akşamki Galatasaray bu iki isteği ancak yarı yarıya sahaya yansıtabildi sayılır. Kewell'siz forvet öksüz, Hasan Şaş'sız takım ruhu eksiktir. Sarı-kırmızılı ekibin en büyük kazancı Lincoln'ün eski rahat havasına kavuşması, güvenini yeniden kazanmasıdır. Bir teknik adamın en büyük talihsizliği ekibin nirengi noktasını oluşturan futbolculardan yoksun bir kadroyu sahaya sürmek zorunda bırakılmış olmasıdır. Alman teknik adamın kendi şansına yaratabilme, sahada bu elemanlar olmaksızın maç kazanabilmesi yine futbolun şans yüzdelerine bağlı olduğu için sarı-kırmızılıların Skibbe'den yana talihsizliği sürekli yaşayacaklarını zannediyorum. Neredeyse 12-13 kişiye ulaşan sakatlar ordusuyla Galatasaray her iki ligde de devam etmeyi amaçlıyor ve arzulanan kimliğe bürünmek istiyorsa sağlık ekibi mi, teknik direktör mü sorusuna yanıt vermelidir. Belki de bu sorunun cevabı yakışıklı Alman'dan gelmelidir.