Haftanın resimleri Ligin ilk haftasında, önce Beşiktaş'ın hakkını vermeliyiz. Özellikle ikinci yarıda harika mücadele ettiler. Gördük ki bir Kartal için, uçmanın çeşitli yolları vardır. İki farklı yenilgiye bile aldırış etmeden, Antalya'nın hayal serüvenini paramparça ettiler. Delgado'yu tırnak içine alıyorum. Zor sahnelerin büyük oyuncusuydu. Muhteşem oynadı.
* Beşiktaş Başkanı Yıldırım Demirören'i, taşlarla ve küfürlerle uğurlayan, "şeref tribünü komşularına" gelince... Bir kez daha gördüm ki salya sadece hayvandan akmıyor. Peki bunları izlemekle yetinen yetkililere ne demeli? Asıl sorun onlardan kaynaklanıyor.
* Fenerbahçe, sezona yenik başlamanın şerrinden yine nasibini aldı. Bir takım elbette yenilecek ama böyle değil. Bütün takımın söndüğü yerde, bir tane adam galibiyet aşkıyla yanmaz mı?
* Aragones'e yat borusu mu geliyor, yaşadığı yılların ardından? Koca Fenerbahçe, rakibi kendi sahasında kabul ederken, ileri bir adım atıyorsa, iki adım geriliyor. Ligin rakibe en yumuşak müdahale eden takımı Fenerbahçe... Güiza'ya yapılan hareket penaltı. Ama Güiza'nın maç boyu kendisini yalnızlıktan kurtarmak istemeyişi de, Fenerbahçe aleyhine bir duruş biçimi. Yoo, eğer bu takımda Aurelio, 1 milyon euro için gidiyorsa... 14 milyon euro ödenerek alınan bir adamdan, her maç hesap sorulur.
* Bu takımın dekora değil, askere ihtiyacı var. Kazım, rap müziğinde dans etme ritmiyle, futbol ritmi arasındaki farkı öğrenmeli. Emre Belözoğlu'nun, kullandığı toplar sorumluluktan kaçmak üzerineydi. Bunun adı "sahte servis!" Uğur Boral, topla giderken, bir ayağı öbür ayağını sakatlar diye ödü kopuyor insanın. Roberto Carlos, sırtında başka yükler taşıyor olmali ki eskisi gibi değil. Onun yaptığı hareket de kesin penaltı.
* Her şeye rağmen, bugün dünden iyidir. O yüzden yarın güzel olacak diyelim. Partizan maçında, aynı hataları yapmayacak bir takım bekleyelim.
* Galatasaray da futbol oynamadı. Skibbe'nin bu takımdan aldıkları, vereceklerinin teminatı olamaz. Tribünlerin boş olduğu bir statta, futbolun da boş olması, iki ayrı dert gibi göründü. Tribünler dolar ama futbol ne olacak?
* Trabzonspor da taş gibi takım olmuş. Anıların afişine yaslanmak yerine, bu sezon için yeni afişler bastırmışlar. Büyüklüğünün farkına varmış ve hedefini belirlemiş bir takım izleyeceğiz bu yıl.
* Hakemleri berbat buldum. Bünyamin Gezer, Kamil Habitoğlu ve Yunus Yıldırım'ı izledim de, gelecek adına ürktüm. Verilmeyen penaltıları saydığınız zaman, bu hakemlere saygı duyar mısınız? Onlara lig sonuna kadar mecbur olduğumuzu düşününce, ülkemizin ne halde olduğunu söylemeye gerek kalmıyor. Gördüğünü çalamayanlar için, aklımıza geleni yazmak mümkün olsaydı keşke...