Bir sürü eksik ve Noel tatili için ülkelerine giden yabancı oyuncular sahaya ancak itekaka bu 11'i çıkarabilme şansı tanıdı Galatasaray'a. Tabiatıyla verilen izinler, teknik heyetin 'takımıma güveniyorum, mevcutlar da bana yeter' öngörüsüydü. Zaten yedek kulübesinde de sadece gençler oturuyordu. Caner geldiğinden beri ilk kez esas yeri olan sol önde oynamanın dayanılmaz ferahlığını hissediyordu. Bu mevkide çok daha efektif olabileceğini de kanıtladı. Sol bekte oynayan Alparslan iyi niyetle aksamadan oynadı. Orta sahasını nadiren üçleyen Galatasaray; Sarp, Ayhan ve Barış ile alan daralttı ve rakibine boş saha bırakmadı. Bu sene birçok maçta geriye gelmeyen 4 oyuncusundan birini feda edip bu şablonla oynasaydı, Turkcell Süper Lig'de bulunduğu noktanın çok daha üzerinde olabilirdi. Bu maçta futbolcular için süregelen rotasyona, Neeskens de katıldı. Herhalde o da Noel tatilindeydi. Sınırlı alanda teknik adamların yarımşar saat rotasyonla çıkıp direktif vermelerini ilk defa bu ekipte görmüştük zaten.
Aykut kendini gösterdi Arda'nın kadife okşar gibi yumuşacık 2. golünden sonra, "Bu pilav daha çok su kaldırır" diye düşünmüştüm. Nitekim G.Saray savunmasının yine paylaşım ve yerleşme hatası ortaya çıktı. Aykut'un ciddi bir biçimde iyi oynadığı maç, teknik heyete bir mesaj niteliğindeydi. Belki çok iyi bir oyun oynamadı ama bu yılın en çok mücadele ettiği maçlardan birini oynadı sarı-kırmızılılar. Bu kadar lüzumsuz eksiğe rağmen başarı, orta sahadaki üçlüde ve bu cesaretle takım savunmasının uyumundan kaynaklanıyordu. Bir önemli aferin de Trabzonlu Song ve kaleci Onur Kıvrak'a. Şenol hoca kaybetmemek uğruna her şeyi yaptı ama organize Galatasaray'ı geçemedi.