Turkcell Süper Lig'in en zor deplasmanlarından biri olan Bursa'da maça 3 savunmacı orta saha oyuncusu ile başlamak doğruydu. Hızlı forvetleri olan Bursaspor, özellikle G.Saray'ın savunmasının arkasına atılacak toplarla gol arayacak diye düşünmüştüm. Fakat, özellikle Sabri'nin kanadı ilk yarıda delik deşik oldu. İlerideki hücumcuların hiçbir katkıda bulunmadığı takım savunması büyük gedikler verince Bursaspor, 2 kez kale direklerini dövüp, çok sayıda da pozisyon buldu. Orta sahadaki savunmacı üçlü topu oyuna sokmada çok zorlandı. Şişirme topları ise Ömer ve Zapo rahatlıkla topladılar. Geriden rahat toplar çıkmayınca Keita ve Kewell zaman zaman geriye gelerek top almaya çalıştılar. Son maçlarda övgüler yağdırdığım Sabri koca ilk yarı boyunca savunma adına hiçbir şey yapmadı.
Özkahya eyyam yaptı! G.Saray'ın hatları arasında büyük boşluklar vardı ve 2. bölgeye topu taşırken çok top kaybediyordu. Nitekim bu kombinasyonla kaptırılan toplardan birinde özel bir hücumcuya gerek olmadan Bursaspor golü buldu. Volkan Şen, zorlanmadan ekstra hiçbir şey yapmadan G.Saray kalesi emanet edilen Franco'yu avladı. "Keita'yı en çok gol lazım olan dakikalarda oyundan çıkarmak hangi akla hizmettir?" diye sormak gerekir teknik heyete. Tarihinin en zengin ve en pahalı kadrosu ile çalışan bu teknik heyet, şanslı olduğunun farkında değil. Mağlup durumda olduğunuz bir maçta, müdahaleler çok geç geliyor. Oyunu bazen riske etmek zorunda kalırsınız, bu gibi durumlarda çabuk karar vermek zorundasınız. Vücut dili denen bir şey vardır teknik adamlarda. Bu mağlubiyetle G.Saray önemli bir yara almıştır. Rakiplerini nasıl incelediği konusunda ciddi kuşkularım var. "Ben rakibi düşünmem rakip beni düşünsün" gibi bir zihniyetin olduğunu düşünüyorum. Bursaspor gönülden oynadı ve hak ederek kazandı. 90 dakika her karara itiraz eden Ertuğrul Sağlam, kenarda hakemleri rahatsız ettiği söylemlerini doğruladı. Halis Özkahya'nın sağlam sabrı varmış, her Sağlam itirazını pas geçerek eyyamın önde gidenini yaptı.