Geçen sezon tüm Beşiktalılar'ın çok 'ah-vah' yaptığı hafta sonları yaşanmıştı... Ellerde kâğıt kalem, puan durumu ve olasılıkların nasıl değerlendirilmediği hesaplanıyordu. Bu sezon ise takım çıkışa geçtiği günden beri bu kısmetli haftaların değeri de bilinmeye başlandı. Rakiplerin düşüşe geçmesi ile Beşiktaş'ın çıkışının aynı haftalara rastlaması da futbolun ayrı bir cilvesi. Böyle bir durum 6 yıl önce Beşiktaş'ta yaşandı diye komiteler kurulup incelemeler yapıldı... Aynı durum bu sene Fenerbahçe'de yaşanırsa ne yapılacak, "Acaba nasıl kaçtı bu şampiyonluk komisyonu" kurulacak mı? Futbolun cilvelerine göz ve kulak tıkayıp her şeyi komplo teorileri ile açıklamaya çalışmanın kimseye ve de futbola bir fayda getirmeyeceğini görmek lazım.
Çanakkale geçilmiyor Maça gelince, her iki takımın da 11'inin topun arkasında kalarak rakibin hücumlarını kabul ettiği bir 20 dakika sonrası sol kanadın etkili ismi İbrahim Kaş'ın yükselen çizgisi, Bobo'nun fırsatçılığı ile birleşince gol geldi. O dakikaya kadar Tabata'nın şanssızlığı, skorun erken açılmasını engelledi. Beşiktaş defans sorununu rakiplerine göre iyi çözdü. İkinci yarı sonlarına doğru yapılan bir hata dışında, defans neredeyse sıfır hata ile oynadı. Değişmeyen ekip, ceza ve sakatlık sorunu olmadan yoluna devam ettiği sürece ligin en az gol yiyen takımı olmayı sürdürecektir.
Artık hedef liderlik Çizgisi yükselenlere değinmişken, üç kişiden artık bir silkinme bekliyoruz. Bunlar şüphesiz Nihat, Nobre ve Tabata... Sekiz maçlık seriyi oluşturan golleri atanlar arasında bu oyuncuların çoktan yerlerini perçinleştirmeleri beklenirken, hâlâ maç sırasında yerleri dövmelerinin sona ermesini bekliyoruz. O durumda son dakikaları tırnak yiyerek geçen maçlar yerine, keyifle skorun tadının çıkarılacağı maçlar gelecektir. Sonuçta Manchester dönüşü kazasız, sakatsız bir üç puan alınması gereken maçtan istenen elde edilmiştir.