F.Bahçe'nin korkutan sağ kanadına Ekrem ve Üzülmez ile saldırarak başlıyordu Kartal. Fink'i tek ön libero oynatıp, Ernst'i de "Golcüler" listesine katıp öne atarak F.Bahçe'ye baskı kuruyordu Beşiktaş. Serdar'dan yaratılmak istenen "Ekstra golcü" kimliği, golü olmasa da pozisyonu bulduruyordu. Emre çok koşanıydı F.Bahçe'nin, Alex sessizi. Bu durumda pozisyonu, sağ beki Gökhan ile sol kanattan bulması da şaşırtmadı beni. Beşiktaş çok önde basmıyor, topla oynamasına izin verdiği F.Bahçe'nin çıkarken hata yapmasını bekliyordu. Spikerin en az bahsettiği iki ismin Toraman ve Santos olması da "Topun nerede oynanmadığının" işaretiydi. Yeterince hazırlanamamış Rüştü'ye uzaktan atılan şutların sıkıntı yaratacağını 1-2 vuruş denemesinde görse de şut sıklığını artırmayı Carlos dışında pek aklına getiremiyordu F.Bahçe.
Kırmızı ile sarsıldı Bobo kötü oynuyor, Serdar'ın varlığı hissedilmiyor, Yusuf'un yaratıcı hareketleri görülmüyordu. Alex'in frikiği dışında "Yaratıcı adamlar" devrede olmayınca da ilk yarı Fink, Cristian, Ernst ve Emre gibi "Mücadelecilerin" oluyordu. Ekrem'in ekstra katkısı dikkat çekiyor, Denizli haklı olarak Serdar'a kement atıyordu. Fink'in muhteşem golünde o dakikada sakat oynadığı için değiştirilmesini isteyen Emre'nin golün olduğu bölgede olamamasının da etkisi vardı elbet. Bobo'nun golü, Lugano'nun yorgunluğunun katkısıylaydı ama Bobo'nun dönüşünün de hakkını vermek gerekiyordu. Semih ile hücuma destek hamlesine, Uğur ile hücuma gelecek orta saha karşılığı veriyordu Denizli. Oynatılmayarak iyice köreltilen Semih'in katkısızlığını düşünürken, Kazım'ın kırmızısı ile iyice sarsılıyordu F.Bahçe. Tek bir ofsayta bile düşmemesi F.Bahçe için beceri miydi, yoksa kötü bir stratejinin sonucu mu? Beşiktaş'ı galibiyet için kutlarken, F.Bahçe'ye sorulacak soru ve maçın özeti bu oluyordu.