Topla savunmasından çıkanların baş düşmanıdır Fenerli Emre ve Cristian. Onların baskısı ile önde basarak başladı Fener... 'Savunmasının arkasına en fazla adam kaçırma şampiyonu' G.Saray'ın arkasına Kazım ile kaçmayı da B planı olarak cebe koyarak. Ama golü ''Türkiye'nin en çok isabetli orta yapan adamı'' diye haftalardır yazıp, Fener taraftarının 'alnından öpmesini' istediğim Vederson'un ortası ile Alex atıyordu. Maçın Fener açısından 'öcüsü' Keita ise karşısına akıllıca konulmayan Santos'un yokluğunda 15 dakikada sadece 1 kez topla buluşuyordu. Kazım topu ön alanda kaybetmeden en iyi tutan santrfor olma yolunda ilerliyor, Carlos hücuma "Messi'vari" çıkıyordu. Ama gol atıp, kendi sahasına gömülme alışkanlığı, sağdan ligin en fazla gol atan takımı olan G.Saray'a golü oradan gelen atakta kaçırtıyor, Fener de sıkıntılı dakikalar, gömülme ve G.Saray'ın topu daha iyi kullanması ile başlıyordu. Hücum anlamında Gökhan'ın enerjisine Topuz'un ayak uyduramaması ve Cristian'ın da savunmanın arasına çok çekilmesi, Alex'in topla az buluşması, oyunun % 80'inin Fener yarı alanında oynanmasını getiriyordu. Ama bunlara rağmen tek pozisyon bulabiliyordu G.Saray.
Daum iyi analiz etmiş Türkiye'nin oyuna elle başlama kuralını en iyi uygulayan kalecisi Franco'nun ayağını kullanmaya kalktığı pozisyon ise önüşünde Lugano'nun kafasından gole dönüşmüyordu. İlk yarıda topla çok oynayan G.Saray, farkı kaçıran Fener oluyordu. 2. yarıda, "ön alanda pres yapıp, top kapma kralı Fener'in" , "savunmadan çıkarken kaptırma kralı G.Saray'a" yaptırdığı penaltı hem bunun, hem de Alex'in kalitesinin de sonucu idi. Ama klasik "Arda korner, Servet ön direkte kafa" senaryosu Hakan'a ligde ilk golünü attırıyordu. Stresli Arda'nın çıkması doğru karardı. Gol sonrası 10 dakikada tempo müthiş artıyor, pozisyonlar zevk veriyordu. Maçın en zeki adamı Carlos'un, en stresli adamı Keita'yı attıracağını 'İleri 3'lü' programında Serdar Çelikler söylemişti zaten. Daum "kendi eksiklerini bilip, rakibi ne kadar iyi analiz ettiğini" çıkardığı kadro ile gösteriyor, Rijkaard ise Saracoğlu'ndan boynu bükük dönen hocalara 1 sayı daha ekletiyordu. Avrupa'nın dev liglerinde ilk 3'te olup da, maç başına 1 golden fazla yemiş tek takım G.Saray'ı yenmek de Fener'in hakkı oluyordu.