Fener'i seyrederken en büyük sıkıntısının hızlı oynayamamak olduğunu görüyorsunuz. TRT 1'de ekim ayının 9'undan itibaren yayınlanmaya başlayacak olan İLERİ 3'lü programım için ekibimle beraber analiz yaparken gördüğüm en net şey, Fener'in rakip kaleye ortalama 20 saniyede ve 10 pas üzerinde gitmeye çalışması oluyordu. Üstelik bunu Antalya gibi ısırmayan ve fazla rahatsız etmeyen bir takıma karşı bile yapamıyorlardı. Takımdaki Brezilyalı ağırlığı belki bunda önemli etken ama bu oyun tarzı ile Fener'in "Oyunu ile can sıkıcı takım" olmaktan başka şansı kalmıyordu. Genellikle sağda oynayan Ertuğrul'un bu maçta orta 3'lünün soluna konmasına rağmen eski yerine doğru gitme çabası Antalya'nın sol tarafını maden haline getiriyor ama Gökhan da, Kazım da burayı kullanamıyordu. Üstelik Gökhan'ın yenilen golde ters kademe hatası vardı ve Zitouni golü atarken, doğru kullanılan uzun pasın Jedinak'ın ayağından nasıl asiste dönüşeceğini de gösteriyordu.
Havuz problemi gibi İlk 26 dakikadaki tek istatistiği "Bir Ofsayt'' olan Güiza, 35'te ayağına gelen fırsatı da "maç içi uyuşukluk" nedeniyle heba ediyor ama bunca yavaş oyununa rağmen 2 direk teması Fener'in ilk yarıyı önde kapamasını engelliyordu. Rakibin 2 yavaş stoperi arasına 1-2 pozisyon dışında Alex ve Topuz'un hızlı atakla girememesi ise beni ilk yarıda şaşırtan en önemli olaydı. Uğur ve Semih'in oyuna girmesi, Güiza'yı hücumda stoperlere unutturdu ama o gene de gol kaçırmaya devam ediyordu. Alex de orta alana çok gelince yine hücumda fukara görüntüsü veriyordu Fener. Direklerden dönen toplara, Semih'in yanlış kullanılmasına, Güiza'nın beceriksizliği de eklenince "Fener'de gol nasıl atılır?" sorusunun cevabı meşhur havuz problemlerine dönüyordu. Ama 10 kişi ile korner atmaya +93'te giden Antalya, Fener'e korner piyangosu ile 7'de 7 yaptırıyordu.