En sonunda söyleyeceğimi başta söyleyeyim: 'Fenerbahçe bu grup için fazla bir takım.' Twente maçından sonra yenilgiye rağmen "Fener bu gruptan lider çıkar" diye yazmıştım. Bugün bundan sonraki üç maçını da kazanarak lider çıkacağını düşünüyorum. Gelelim maça... Bükreş'in değil Fener'e gol atmak, gol atmayı düşünme fikri bile yoktu bence. Fener oyunu rakip alana yıktı. Özer, Alex'liğe soyunduğu ilk maçında başlarda tutuk ama sonradan ince işler yapıp golden önceki usta pası verecek kadar iyiydi. Kazım bana "Semih ile Güiza iyileşmemesi sorun değil, Galatasaray maçına Fener'in santrforu hazır" diye düşündürüyor, hücumda tek bir top kaybı yapmıyordu. O kaybetmeyince de topu ön alanda tutmayı başaran Fener'de Emre ve Cristian rakibin savunmadan çıkarken tüm toplarını kapıyordu.
Fener'i izlemek zevk Bana göre maçın adamı olan Gökhan ise hem ters kademelere mükemmel giriyor hem de Fener'i öne iten güç oluyordu. Kaleci Volkan geçen hafta "İleri üçlü" programında bahsettiğim uzun toplarla pas kaybını yapmamak için sürekli elle oyuna başlıyor. Fenerbahçe'ye geldiği günden beri en iyi oyununu oynayan Carlos'la sol kanadı iyi kullanıyordu. Takımın bir bütün olarak iyi oynaması Santos ve Topuz'un tam ayak uyduramamasına rağmen Bükreş'e iki gömlek fazla gelmesine neden oluyordu. Galatasaray maçı öncesi, ligin rakip alanda baskı yaptığında en çok top kazanan takımı olan Fener'in bu performansı bu grupta ona 15 puan yaptırır. Alex oynar ise bol gollü geçeceğini düşündüğüm Galatasaray derbisinde de üç puana yakın taraf haline getirir. Sonuç: Eksiklere rağmen Bükreş'teki Fener'i izlemek zevk verdi.