Aha da buraya yazıyorum: Trabzonspor'dan ümidimi kestim kesiyorum. Saha sonuçları kötü gidiyor, büyük maç kazanamıyor, gol silahları işlemiyor falan diye değil. Bu camiaya bir türlü akıl hakim olamıyor da ondan. Haftanın spor sayfalarına göz atıyorum. Harıl harıl kurtarıcı (!) aranıyor, genel kurula seçim maddesi ekleme baskısı oluşturuluyor. Manşet de çok fiyakalı: Karizman yeter. Diğer yandan, başkan Şener eski bir klişeyi seslendiriyor: "Seçim istiyorsanız, imza toplayın." İşin kötüsü, bu tavırlar Sadri beyde giderek sıklaşıyor; daha kötüsü, giderek daha çok yakışıyor, yadırganmıyor. İki yıl öncesinin o büyük uzlaşmasına, o çığ gibi desteğe, ahlaki ve yasal tüm dinamiklerin, imkanların Trabzonspor için seferber edilmesine, o ayağa kalkışa yanıyorum. Doğrusu, inanamıyorum. Aklın bu kadar uzağına düşen bir kurumda, herkesin kendini akıllı iletmesine... Gülecek değilim ya, mecburen içten içe ağlıyorum.
Kendisini kandıracak Bakınız sevgili Trabzonsporlular... Bu kurumun kurtarıcıya, karizmaya, sözde para babalarına falan ihtiyacı yok. Aksine, açık sözlülükle uygulamaya konacak, uzun vadeli ve akılcı bir programa ihtiyacı var. Taraftara, bu yerel ve genel koşullarda, bu mali tablo ile şampiyonluğun hayal olduğunu açıkça söyleyebilecek yönetime gereksinim var. Elbette, bir de bunu anlayıp sabredecek tribüne, sokağa... Trabzonspor için deniz bitti. Bu kulübün tarihinin taşıdığı ve son iki yıldır da elbirliğiyle yaratılan gelirleri, kendi kafasına göre gidere dönüştürecek dar bir yönetim anlayışı değil, alt yapıyı ıslah ederek hem kadroya kimlik kazandıracak hem de bütçeye nefes aldıracak köklü bir değişimdir, çaresizce aranan. Sadri beyin ya da diğer beylerin kararının benim için zerre kadar değeri yok artık. Asıl kararı camiayı oluşturan sizler vereceksiniz. Yoksa, istenen illâ da şampiyonluksa, kim başkan olursa olsun bunu başaramayacak. Yok, milyonlarca lira harcayıp üçüncü beşinci olmaksa, bu da herkesin başarabileceği bir şey. Herhangi birinin adaylığı, başkanlığı yeterli olacak. Velhasıl, Trabzonspor'a hep söylediğimiz gerçek ve ortak akıl lâzım. Kişisel akıllara elbette saygı duyuyoruz. Ancak tecrübeyle de biliyoruz ki, herkesin çok övündüğü bireysel aklı, sadece kendisini kandıracak düzeyde kalıyor...