Hıncal Uluç ustamızın görüşlerinin pek çoğuna katılmam. "Evet o da benim gibi düşünüyor" demişliğim de olmuştur. Ama son dönemdeki iddialı Rijkaard eleştirilerine kesin katılmadığımı söylemek isterim. Nasıl ki Zico, Del Bosque, Gerets, Aragones, Carlos, Kewell, Baros, Nonda; yakın geçmişe bakarsak Hagi, Popescu, Taffarel, Anelka, Ortega, Ribery, isimleri marka adına bir değerse Rijkaard da ciddi bir değerdir. Globalleşen dünyada tercih edilen bu isimler ülkemizin yüzü olmuşlardır. Kimileri ile ayrılıklar hüzünlü olmuştur, kimileri ile coşkulu ve unutulmaz. Ama sonuçta bu isimler var diye Türkiye spor arenasında her gün konuşulmuştur. Bu gerçeği kimse yadsıyamaz. Gelelim Rijkaard tepkisine. Ben Hıncal ustanın özellikle Rijkaard'a bu kadar tahammülsüz olmasına anlam veremiyorum. Yani geldiği günden bu yana 25 resmi maçta sadece bir beraberlik alıp, bir de yenilgi yaşayan teknik adamın, daha doğrusu teknik heyetin hatırı sayılır bir kredisinin olması gerekir.
Negatif düşünmem Peki ben Beşiktaş, Kasımpaşa, Eskişehirspor maçlarında Hollandalı hocayı eleştirmedim mi? Bireysel hatalar yaptığını, futbolcuları çok başı boş bıraktığını gözlemledim. Bunların zamanla ders alınabilecek hatalar olduğunu yazdım. Yüklenmek, daha ligin 8. haftasında hocaya evinin yolunu göstermek bana "Acımasızlık" geldi. Ajax deyince akla altyapı gelir. Tüm kulüp hocaları Ajax'ın çalışma sistemini araştırır. Orda gençler nasıl dünya futboluna kazandırılıyor, "Bu işin sırrı nedir"in hep karşılığını ararlar. Rijkaard ve Neeskens, Hollanda ekolünü içine sindirmiş bir teknik ikili. Bir dönem Ajax okullarında eğitilmişler. Şu anda da yollar G.Saray'da kesişmiş. G.Saray'ın önü açık, biraz sabırlı olmak ve hemen kapıyı kapatmamakta fayda var. İstikrar içinde yönetimin duruşu çok önemli. Yerinde ve zamanında transferler, güçlü yönetim medya ile iyi ilişkiler... Zaten bu özellikler arka arkaya gelince başarının boyutu artmıyor mu? Negatif düşünüp kaosa ortak olacağımıza, pozitif düşünüp başarıya kulaç atmanın daha çok işimize yarayacağına inanıyorum.