Frank Rijkaard, 'kazanan takımı bozmama' prensibine uyan teknik adamlardan. Rotasyonu çok seven ve tüm futbolcularını ayakta tutmak gibi bir düşüncesi olan Hollandalı, futbolcuların baş tacı ettiği antrenör tipinin en iyi örneği. G.Saray'ın geniş kadrosu, tecrübeli hocanın en büyük avantajı. Son yıllarda benim gözlemlediğim mevcut kadroyu en iyi değerlendiren isimlerden birisi. Ama bazı futbolcularda formsuz görüntü vermesine rağmen inat etmesine de anlam veremiyorum. Bana göre Mehmet Topal ile Mustafa Sarp ön liberonun iki ismi olamaz. Hadi Sarp yeni geldi diyelim. Oynaya oynaya kendini geliştirebilir ama ya Topal'a ne demeli? Geçtiğimiz sezon iyi işler yaptığını bildiğimiz, oynadığı zaman göklere çıkardığımız, Milli Takım'a kadar yükselen o savaşçı kendine güvenen Topal nerede? Bez bebek gibi hemen sakatlanan, önündeki topa uzanamayan Mehmet'in bir sorunu olmalı. Özel yaşantısına dikkat etmediği yönünde duyumlarım var, umarım doğru değildir.
7'de 7 stresi ağır bastı Eskişehir'in G.Saray'ı zorlayacağı belliydi. Ali Sami Yen'e de sıkı bir kadroyla çıktılar. İlk 45'te G.Saray inanılmaz top çevirdi, ceza yayı içinde etkili olsaydı ilk yarı zaten fark gelirdi. Keita'nın bireysel becerisi ile Nonda'ya 'al da at' pozisyonunda G.Saray öne geçti. Youla ve Mehmet Yılmaz, G.Saray defansını zaman zaman ısıran futbolculardı. Zaten ikinci yarının başlamasıyla G.Saray defansının bir anlık hatası Mehmet Yılmaz'a beraberlik golünü attırdı. Arda'nın Nonda'nın Keita'nın yorulup oyundan düştüğü dakikalarda Aydın ve Baros'un katılımı G.Saray'ı yeterince ateşleyemedi. Rijkaard ilk kez oyuna mücadele etmekte gecikti. G.Saray'ın golü de geciktikçe Eskişehir dirençlendi. '7'de 7 stresi' ağır basınca G.Saray ilk puan kaybını Ali Sami Yen'de yaşadı.