Hafif süvari Keita. Sahada yığılıp kaldığında nasıl telaşlandım. Bir şeyler vardı maç başladığında. Hani Galatasaray bir şeyler yapacak ama olmuyor gibi. Aydın'ın pasında Arda usta işi bir vuruş yapıp şöyle diyordu; 'Bu maç çook gollü geçecek!' Tam bunları düşünürken Arda'nın iyi ortasında aut çizgisinin üzerinde bitti Mustafa Sarp. Ters ayağının içiyle vurdu ve golünü attı. Aslında mevzuunun başladığı yer burası işte Turuncularda; hep birlikte gidip hep birlikte dönmeyi düşünmek. Maçın başlarında özellikle defansı ve orta sahayı iyi parsellediler. Çokça soğukkanlılık ayağa, iyi top yapmayı ve hep dikkatli olmayı gerektiriyor aynı zamanda. Memleketin hastalığı işte; hemen gevşedi Turuncular. Bundan sonrasında ileride topla oynamaya başladı Gaziantep. Antepliler silahşor olur. Bi çaktı Sezar -bir silahşor gibi-; kanıtladı nişancılığını kırmızı-siyahlıların. O ana kadar çok iyi bir oyun sergileyen Galatasaray kelecisi Aslan Leo'nun bu topa yapacağı bir şey yoktu gerçekten.
Nonda nazire yaptı Galatasaray iyi başladı iyi götürdü ama ilk yarının sonlarına doğru etkinliğini artıran bir Antep vardı, ilk yarıyı bitiren düdüğü vardı hakemin de rahatladı 35-40 derecelik ısıda can pazarında mücadele eden futbolcular. İkinci yarının ortalarına doğru etkisini iyice artırdı Antepliler. Özellikle orta sahasında açıklar veren Galatasaray'ın üzerine üzerine gittiler. Keita ve ardından Baros sahayı terk ettiler. Yani iki silahından yoksun bir yarım saat mücadele etti geride kalanlar. Nonda ise nazire yaptı oyunun bağlandığı anlarda. Bence kazanmalarına rağmen iki su molalı maçta kurduğu birçok şeye uzaktı Galatasaray. Karşılaşma öncesi bir soru soruldu; acaba Avrupa'daki iki rakip çok mu zayıftı? Aslolan ligde yürümekti ve çoğumuz hâlâ rahat değiliz. Ama bu daha ilk maç değil mi? Peki!..