Galatasaray'ın artık sadece bir yerellik dürtüsüyle ve ligimize ait söylemlerle eleştirilemeyeceği ya da düşünülemeyeceği bir gerçek. Transferleri ve yeni teknik adamın getirdiği hava da bunun en yeni göstergesi değil mi? Çarşı Grubu alem-ortam adına vazgeçilmez bir tribünlerdeki koro-solo türkü güzelliğiyse Galatasaraylı sevdalılar da şıklık yarışmasının birincisi seçilmelidir. Bir sevme biçiminin bir yaşayış biçimine dönüşmesi için büyük adımlarla yürüdü Turuncular. Galatasaray Başkanı Adnan Polat bir veciz daha düşürdü; 'Ne işmiz var Kazakistan'da İsrail'de!' İki maçın sonuncusunda usta ayaklarının ağırlığını koyduğunda neler yapabileceğini görmüştük Galatasaray'ın. Ama öyküsü içinde geçen sene yaşanan teknik adam sıkıntısını es geçmeyelim. Bütün bunların üzerine düşünmüş olmalı Adnan Polat. Ama düşünüşünün bütün komplikasyonları aşan ve yoluna emin adımlarla başlayan bir ekibi bulmuş olmanın verdiği özgüven de eklenmiş olmalı. Öncelikle 90 dakka ayakta kalabilmeyi beceren bir Galatasaray var sahada. Tam kapasiteli bir Keita ile verimli bir Elano hayal edin.
Hep birlikte göreceğiz Hücum zenginliği yüksek bir Galatasaray'ın neler yapabileceğini kurun sonra. Ancak savunmasının zafiyetini, iki adamlı hataya açıklığını da bir kenarda tutalım. Pas oyununun akıllı açıcıları var takımda. Tek eksik bitirici prestir artık. Tüm zorluklarına karşın Skibbe sürecini erken atlattı Galatasaray. Lincoln krizini en iyi şekilde bitirdi. Neyin gerçekleştiğinin en güzel kanıtı lig maçları olacak elbette. Her ne kadar bir aşkınlık halini anlatıyor görünse deAdnan Polat'ın "Bizim buralarda ne işimiz var Şampiyonlar Ligi'nde oynamalıydık!" serzenişinin nerede durduğunu o ana yakışıp yakışmadığını hep birlikte göreceğiz. Çarşı Grubu vazgeçilmez solo-koro türkülerin güzelliğiydi tribünler için, Galatasaray 'şıklık' göstergesi. Sahada kazanmak ise daha büyük şıklık olacak. Yürüyelim...