"In Haldun We Trust..." Aynen bunlar yazıyordu geçen hafta Galatasaray tribünlerinde saçaklanan bir pankartta. Galatasaray sevdalısı taraftar topluluğu hiç de alışık olmadığımız bir 'biçimle' beğenisini gösteriyordu bir yönetim kurulu üyesine... Nonda, Kewell, De Sanctis, Baros, Lincoln (!), Rijkaard, Leo Franco, Keita ve Elano... Birileri için şu rahatlıkla söylenebilir bu transferlerden sonra: "Büyük mü düşünüyorlar bilmiyoruz ama iyi düşündükleri muhakkak!" At kuyruk -ki Galatasaray mezunu olmadığı için- olarak adlandırılıp dar ve kapsamsız kişilerce mecazda 'hakir' görülmek isteniyor ama biçimiyle de yüreğindekini, aklındakini taşıyış biçimiyle de imrenilecek bir duruşu var Üstünel'in. Bir idareci, bir futbolcu gibi sevilip tutulacaksa, bunun adresi Haldun Üstünel oldu farklı futbolsever çevreler için de. Fenerbahçelilerin yaklaşımı sezonun en düzeyli esprisi olacak herhalde: "Arda'yı alacağımıza Haldun Üstünel'i transfer edelim!"
Payım herkes kadar Eee 'her takıma lazım' isimlerden biri o. Ben severim sessiz sedasız işini yapan insanları. Metin Oktay Galatasaraylıdır. Söz konusu olan kalenderlik ve emek bilirlikse onun adı başa yazılacaktır hayatımızda. Ben ikisinin de benim arkadaşım olmasını çok isterdim; "Bir göz kırpışıyla/ kurnaz ve bahtiyar/ yazısız ve sözsüz anlaşmak!" Ne büyük rahatlıktır onun gibi biriyle çalışmak değil mi? Bir problem var ve karşınızda sorunun değil çözümün bir parçası olmak isteyen bir dostunuz var. Yürür gidersiniz. Ve yönetimde bir Metin Oktay mütevazılığı. Gazeteci arkadaşlar, "Bu transferlerdeki başarı tümüyle sizin!" diyor. Ve yanıtı tribünlerdeki sarı-kırmızılı bayrakları havalandırmıştır Üstünel'in: "Benim payım hiç kimseden farklı değil. Bu transferlerde yönetim kurulu büyük fedakârlıklar yaptı ve bütün kararları beraberce aldık!" Kolektif akıl için; yürüyelim! Evet Üstünel; konuşulacak şey çok / duracak vakit yok / yürüyelim... "