Uğur Dündar gibi, ortama hakim olan ve meseleyi kızıştırmayan usta biri olduğu zaman, başkanların bir araya gelmesinde bir lezzet oluyor. Aziz Yıldırım çocuklaşabiliyor. Adnan Polat, hücum emri vermiyor cümlelerine. Sadri Şener, her zaman köklü bir ağaç gibi zaten. Ne konuştuğunu da biliyor, ne istediğini de. Ezeli rekabetin hastalıklı sevda resimlerinden bıktı bu ülke. Yeterinden fazla gerilen bir toplumda, insanların birbirine girmesi pamuk ipliğine bağlıyken, kulüp başkanlarının görevi herkesten büyük. Onlar bir araya geldikleri zaman, futbolun gerilimi de azalıyor. Rekabetin nefreti de. Arda Turan gibi sevimli bir malzeme de ortada olunca, "şakayla karışık" transfer kokteylleri de düzenlenebiliyor. Elbette, hepsinin şampiyonluk için yanıyor yürekleri. Ligden bir şampiyon çıkacağına göre, yanan yürekleri soğutmanın dersini de çoktan almış olmaları gerekir. Onların, kendi yanlışlarını istedikleri zaman nasıl doğruya çevirebilecekleri de ortada. Başkanlar isterse, futbol bir sevgi panayırına döner. Başkanlar isterse, hakemlerin koşulları da iyileştirilir ve onların özgürce maç yönetmeleri de sağlanır. Başkanlar isterse, ucuz menajerliğin kökü kurutulur. Çocuklar, onların ağzının içine düşerken, onların kullandıkları cümlelere dikkat etmesi zorunludur. Kendilerine yaraşır biçimde ayakta durmaları, temsil ettikleri koltuğun şanındandır zaten. O gün ekran başında izlerken gördük ki, onlar istedikleri zaman aynı dili konuşup, gerilimin iplerini gevşetebiliyorlar. Onlar isterse, birbirlerinin ellerini pekala sıkabiliyorlar.
***
O yüzden, onların öfkelerini dört nala koşturmaları. Birbirleriyle atışmaları... Bir pozisyon uğruna bütün değerlere sataşmaları. Ve yıllardır göğüslerine takmayı reddettikleri karanfili, bu sezon ceketlerinden çıkarmaları. İkinci bir emre kadar yasaklanmıştır.
***
Tek meseleleri Arda olsun. Naklen yayınlara renk katar!!!
***
Ekranlardaki yorumcular yeni sezona hazır. Her yorumcu, kendi şöhret ekibini kurdu. Özel alkışlama ekibini hazırladı.
***
Çocukluğumuzda su içerken yılan bile dokunmazdı, şimdi dokunuyor. Şimdi, "Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" diyenlerin ülkesinde, yılanlara suskun kalanlar bizlere dokunuyor.