Futbolumuzun aktörlerinin sorumluluklarından ne kadar bihaber olduklarını özetliyor resmen şu Mehmet Topuz olayı. Futbolcunun kendi ifadelerine baktığımızda bazen 'doğuştan Fenerbahçeli' bazen 'Galatasaraylı' bazen 'Beşiktaşlı' ve en garibi de asla ve kat'a 'üç büyükler'e gönül vermemiş biri. En vahimi de daha ortada Beşiktaş yokken Rıdvan Dilmen'i arayarak 'Fenerbahçe beni gerçekten istiyor mu, lütfen beni Aziz beyle görüştürür müsün' diyen Topuz, Aziz Yıldırım'dan 'Onu yarın ararım' cevabı aldıktan sonra Beşiktaş'la anlaşıyor ve ondan sonra kalkıp 'İki mislini de verseler F.Bahçe'ye gitmem, ben doğuştan Beşiktaşlıyım' ikiyüzlülüğüyle delikanlılık taslıyor.
İlkesizliğin sınırı Yani 'Sporcunun zeki, çevik ama ahlaklı' olması gerekliliğinden zerrece nasiplenmemiş bir fotoğrafla karşı karşıyayız. İşte sporcunun böylesi için Fenerbahçe ile Beşiktaş birbirlerini rencide eden beyanlar vererek kapışıyor, ilkesizliği çağrıştıracak tutumların altına imza atıyorlar. Hele Beşiktaş'ın 'sporcu köle değil, istemediği yere gönderilemez' savı var ki, insan resmen hicap duyuyor. Tanrı aşkına, kendilerine sormadan Ertuğrul Sağlam'ı Samsunspor'a, Koray Avcı'yı Manisaspor'a gönderen başka bir kulüp müydü? Ya 'köle değil' gerekçesiyle savunulan Mehmet Topuz'un 5-6 'koruma'yla izinsiz soluk alamaz hale getirilmesini nasıl yorumlayalım? Yani başkasına köle olmasını istemiyorsunuz ama siz esir alıyorsunuz. Hem de güya tatil yaptığı, dolayısıyla sezonun yorgunluğunu üzerinden atmaya çalıştığı, yani özgür olması gereken günlerde.
Taraftara kızmayın Fenerbahçe'nin tavrı da acayip. Beşiktaş futbolcuyla anlaştıktan sonra şipşak kulübüyle anlaşıyorsun. Tamam, Beşiktaşlılık duruşu, Fenerbahçe'nin aylardır gündeminde olan ve anlaşmak üzere başkanını İstanbul'a çağırdığı bir futbolcuyu ayartmamayı gerektirdi. Ama Fenerbahçe'nin de misyonu gereği 'kanı kanla yumazlar' diyerek Türk futboluna olan sorumluluğunu asla unutmaması gerekir herhalde. Tanrı aşkına futbolumuzun başrol oyuncuları böyle yaparsa, stat önlerinde veya trübünlerde birbirinin yakasına yapışan, küfreden ve cinnet geçiren taraftarlara ne hakla kızabiliriz, söyler misiniz?