Aziz Yıldırım'ın ilk yılları, puan kaybedilen bir maç sonrası dönemin yöneticisi Şadan Kalkavan'a "Takım yine puan kaybetti, ne diyorsunuz sayın Kalkavan?" denilerek mikrofon uzatılıyor. Kalkavan cevap veriyor: "Ne diyeyim, Allah hepsinin belasını versin!" O gün bu gündür Şadan Kalkavan denilince aklıma hep bu talihsiz açıklaması gelir. Kalkavan şimdi Fenerbahçe başkanlığına aday. O açıklaması bir kenara, aday olma cesaretini göstermesinin, yıllar sonra Aziz Yıldırım'a bir alternatif olarak ortaya çıkmasının Fenerbahçe adına son derece güzel bir gelişme olduğu muhakkak. Ama gerek oluşturduğu liste gerekse "Aziz Yıldırım'ı tesislerden sorumlu yönetici yaparım" sığlığından daha elle tutulur projeler açıklayamamış olması yüzünden işi zor gözüküyor.
Kutlualp ne yaptı? Listesine bakıldığında en büyük seçim kozunun Hakan Bilal Kutlualp olmasını da garipsedim doğrusu. Kutlualp tabii ki her kongre üyesi gibi aday olabilir ama hangi başarısıyla bir anda Türk futbolunda bu kadar söz sahibi bir figür haline geldi onu da anlayabilmiş değilim. Bir kongre üyesi olarak ben oyumu Aziz Yıldırım'a vereceğim. Bunun sebebi 10 yılda kulübü tesisleşme anlamında getirdiği nokta değil. Yarattığı gelir kaynaklarıyla kulübü Avrupa'nın en büyük 20 kulübü arasına sokması da değil. Bunlar mutlaka çok önemli atılımlar ama ben oyumu sırf şu seçim dönemi tekrar hortlayan grupçuluk zihniyetiyle mücadelesine destek için Yıldırım'a vereceğim. Fenerbahçe kulübü artık bugün geldiği noktada "Al sana 300 oy, bizim gruptan 2 kişiyi yönetime al" zihniyetine kesinlikle prim vermemelidir.