Gerçekten zor. 'Alıyorlar parayı yalandan bağırıp çağırıyorlar! Değil mi? Ya da 'Bunlar bilmiyor kardeşim bu işi! Deyimler sözlüğüne girecek denli zenginleştirilebilir 'onlar' için söylenecek şeyler. Futbolcular, yöneticiler, bağırmayan taraftarlar. Hepsi birbiri için ne 'sonsuz tasarım incisi' şeyler 'döktürüyor' biliyoruz. Varlık gerekçesi bu 'ince işler topluluğunun!' Varlık gerekçesi bu 'asıp-kesme' imparatorluğunun yılmaz bekçilerinin. Eleştirinin bilimselliğine diyecek lafımız yok. Ama bilimsellik gibi bir ince insan pratiğinin de bizim futbol aleminde yeri yok. Antrenman bilimi üzerine çok laf edilir. Şimdi Allah'ı var iyi koşuyor bizim futbolcular da. İyi mücadele ediyorlar. Artık uluslararası kapışmalarda böyle bir sıkıntımız yok. Taktikteknik bir takım eksikliklerimiz var ki o da şimdinin starlarıyla çözülen bir bilmece. Lafı Bülent Korkmaz'a getireceğim. Bakın; sekiz lig, altı Türkiye Kupası, beş Cumhurbaşkanlığı Kupası, iki Başbakanlık Kupası, altı TSYD Kupası, bir UEFA ve Süper Kupa, bir Dünya Kupası üçüncülüğü, 630 kez ligde forma giyerek ve sekiz şampiyonlukla iki önemli rekorun sahibi genç teknik adam. O Galatasaray adına sahaya çıktığında henüz 17 yaşındaydı. Kadro dışı bırakıldığı da oldu ama tekrar oynamaya başladığında kulübe UEFA Kupası'nı hediye eden takımın savaşçısı oldu.
Milan'ın burçlarında Milan başkanı 'yaşlandı artık bıraksın' denen Baressi için 'O, Milan'ın burçlarına çekilmiş bir bayrak gibidir. Onu oradan indirmeye kimsenin gücü yetmez!' demişti. Aynı şeylerin Bülent için de söylenmesini isterdim. Dünya üçüncüsü ekibin gollerinden birini atıyordu. Kafayı vurdu ve yere yuvarlanırken topun ağlara gidişini izliyor, bir yandan da yumrukları sıkılı kollarını sevinçle havaya kaldırmaya çalışıyordu. Artık futbolcu değil, teknik direktör. Futbol oynadığı dönemde iki kez derdest edilip geri çağrıldığı kulübüne nasıl olduğunu bilmediğimiz bir anda ve biçimde teknik adam oldu. hem de garip bir iki çalıştırıcılık deneyiminden sonra (Kayseri Erciyes, Gençler ve Bursa). Bu işe futbol oynadığı dönemlerde hiç kafa yormadığı belli Bülent hocanın. O kadar ki dünya kadar eğitim aldığı halde 'çocukça' hatalar yaptı son haftalarda. Özellikle Avrupa macerasında ve Lincoln olayında.
Bin bir türlü hali var Artık başka bir dil konuşturmalı Korkmaz. Başka bir duruş, başka bir vücut dili. O çok beğendiğim hırsının yanında itiraz hallerinin 'itici görüntülerinden' sıyrılmış olmalı. Yedek kulübesini tekmelemiyor, patronaj havaları yok, hakemlerin burunlarına kadar girip ortamı germiyor. Tamam belli ki başka bir şey gerektiğini anlamış. Ama bunun tam olarak ne olduğunun farkında değil. O nedenle 'bu işin adamı değil, eziliyor' diyenler haklı çıktı. Tamam zor zanaat antrenörlük. Bin türlü hali var. Tam da bu bin türlü halin ayırımındadır Korkmaz; yoksa şampiyonluk ham bir hayal olur Galatasaray için. Ve o istatistikleri adama 'yedirirler' bu 'insafsız-tahammülsüz' ortamda...