Çamur deryası bir haftayı geride bıraktık. Kan kokan hareketler, nefret salyaları, teknik direktörlüğün acınacak resimleri... Ve korkaklığın düdük sergisindeki hakemler...
***
Haftanın iki baş oyuncusu vardı. Emre Belözoğlu ve Bülent Uygun. Emre için pozisyonları öldürmek yetmiyor. Kendi boğazına parmağını cinayet aleti gibi dayıyor da, rakibine "Sen öldün" diyor... Fatih Terim tarafından ensesinden tokatlanarak terbiye edilen bir futbolcudan şimdiki zaman resimleri... Sportmenlik baş aşağı! Zorbalık ayakta! "Sen öldün" hareketi yapan birini, o forma içinde yaşatanlar varsa... Asıl ölü onlardır. Boğazına kadar çirkinliğe batmış birine arka çıkmanın başka açıklaması yoktur.
***
Gelelim Bülent Uygun'a... Kazanırken kahraman, kaybederken bitirim. Futbol sahaları bitirimlik yapmak için uygun bir yer değildir. Taraftarı tahrik etmenin ağalığına soyunmak da, çok şeyler götürür insandan. Puan farkı açıldığında Burbery giysilerle yakışıklı resimler çektiren birinin, fark kapanırken kulübeyi tekmelemesi, hakeme saldırması aslında en gerçek resimleridir. Eskişehirspor maçından sonraki Bülent Uygun'a hakemleri sorun bakalım... Tekmelenecek bir çöp kutusu bulabilir mi?
***
Mehmet Topuz'u Fenerbahçe maçlarında izliyor musunuz? Diğer büyüklerin maçlarındaki uyku hali, Fenerbahçe maçlarında cinnet haline dönüşüyor. Böyle bir adamı transfer etmek için, milyonlarca euro'yu gözden çıkaran Fenerbahçeli yöneticilerin kulakları çınlasın. Bu ülkenin garip bir anlayışı var zaten. Yüksek dozda nefrete, yüksek para!
***
Neyi anlatalım bu hafta? Roberto Carlos'un, parmak hareketiyle hakemi "deli" ilan etmesini mi? Mehmet Yıldız'ın, her maç sahadan atılması gerektiği halde, kayrıldığını mı? Kritik pozisyonları mı anlatalım? Sivasspor maçında Ankaraspor'un verilmeyen penaltısını mı? Galatasaray-Bursa maçında Emre Aşık'ın son dakikalarda sebep olduğu penaltıya göz yuman biçare hakemliği mi?
***
Oysa Lugano'yu yazacaktım bu hafta. Ondaki mücadele ruhunu... Aksi ispatlanana kadar, ülkenin en önemli defans oyuncusu olduğunu. Semih Şentürk'ten bahsedecektim. İsmin gol halinden... Golcülüğün orkidesinden...
***
Berbat futbolu da yazacaktım bu hafta. Beşiktaş'ın Mustafa Denizli'ye rağmen kazandığı 3 puanı... Bursa karşısındaki Galatasaray'ın kağıttan aslan olduğunu. Fenerbahçe'deki ihtilalin sırrını. Sivasspor ve Trabzonspor'un kendi defterlerini dürmelerini... Bu 3 paralık haftada, aslında birçok şeyin sebebinin hakemler olduğunu.
***
Her zaman söylerim, "Düdükler ağza girdiği için değil, ağızdan çıkan sese eşlik ettiği için suçludur." O yüzden futboldaki çirkinliği tamamlayan manzara resimlerinin, en berbat ressamları basiretsiz hakemlerdir. Bir teknik adam, hakemin dişlerini karıştıracak kürdan kadar ağzının içine giriyor da... O hakemin yüreği korkudan kuş atışına dönüşüyorsa... Atışı tekrar etmenin de alemi yok. Hakemlerden medet ummanın da.
