Pazar gecesi iyi bir mücadele vardı ama Trabzon karşısındaki Fenerbahçe'de komutan yoktu, asker ruhu taşıyan da sadece Roberto Carlos, Gökhan Gönül ve kaleci Volkan'dı... Roberto Carlos, ölü toplardan canlı pozisyonlar yaratmakla kalmadı, eski zaman afişlerini astı tribünlere... Volkan farklı yenilgiye itiraz eden kale kapısıydı. Bu kadar pozisyon veren bir takımı da görmezlikten gelmeyelim., Bu takımın bu sezon ruhunu zedeleyen üçlü, Aragones, Güiza ve Emre'dir. Bunu da belirtelim.
***
Trabzon maçındaki Güiza, kendini ele veren delillerle donatılmıştı ve hak ettiği tepkiyi gördü. Ama bir gerçek var. Yuhalanan Güiza'yı, sezon başından beri besleyen de taraftardı. Her kralın yüreklerdeki infazı, sabır taşını çatlattıktan sonra gerçekleşiyor demek ki. Ya da 60 trilyonluk transfer hurdasının farkına varmak için biraz zaman gerekiyor!
***
Aragones'e baktım... Maçı kaybetmemek üzerine sistem kuran bir adamın, büyüklük ruhunu gözlük çerçevesinde unuttuğunu gördüm. Kötü oynayan Alex'i dışarı almasına değil itirazım. Josico'yu içeri almasına ve Güiza'ya 80 dakika tahammül etmesine. Fenerbahçe Teknik Direktörlüğü, korkaklar için uygun bir mekan değildir.
***
Kaç zamandır yokları oynayan Alex, imzayı attıktan sonra da değişmedi. Varlığıyla neler yaptığını anlatmaya kelimeler bulamadığımız adam, yokluğundan rahatsızlık duymuyor. Bacakları da titriyor, ruhu da.. Bizim bildiğimiz Alex'in sorunu bu kadar uzun sürmezdi. Alex içindeki güneşi kuruttuysa, Aragones'le arasındaki kara bulutlar yüzündendir. Ama hiçbir futbolcunun, teknik adamına meydan okumak adına, gösteri yapma hakkı mevcut değildir. Adı Alex bile olsa...
***
Trabzonspor'un mücadelesini çok beğendim. Pozisyonlarda aşk vardı, inanç vardı, emek vardı. Gökhan Ünal ve Umut Bulut gibi "iki sıradan golcüye rağmen" maçı kazanmaları pekala mümkündü. Ersun Yanal, elinde olmayan nedenlerden ötürü kazanamadı.
***
Sivas'ta Galatasaray'ın kanı donmuştu, Sivasspor ateşin suyunda yıkanmış gibiydi. Sivaslı futbolcuların, yardımlaşmaktan başka dil bilmeyen mücadelelerine baktım da, çocukluğumuzun kartpostal aşkları gibiydi. Gerçek bir futbol imecesi. Sivas'ı, içinden şampiyonluk hayalleri geçen bir şehre dönüştüren Bülent Uygun'un hakkını da vermeliyiz.
***
Hakemler bu sezon adaletsizlik sarmaşığı. Ama küfürbaz futbolcuları besleyen sistemi de görmezlikten gelmeyelim. Galatasaray, Sivas'ta kural hatasından medet umacağına, kaptanlık bandının çamura bulaşmasına tepki göstersin. Skibbe, küfreden futbolcusuna arka çıkıp hakemi suçlarken, kendi rütbesini söktü. Cinayet romanlarının sonunda, gerçek suçluyu bulmak için, küçük bir delil yeterli olur bazen.
***
Böylesine ilkel mazeretlerle, kendilerini kurtarmak isteyenler, küfürbaz ve saldırgan futbolcuların cesaret kaynağı oluyorlar. O yüzden tribünleri baştan çıkaran hakemleri tırnak içine alırken... Futbolcuların ve teknik adamların kirli tırnaklarıyla, hakemlerin sırtını kaşımayı bırakalım.