Mustafa Denizli, espri de olsa "UEFA'dan 14 kişiyle oynamamızı isteyeceğim" sözlerinde, hani haksız değildi. Esprinin altında bir gerçek var, o da; 3 isabetli ara transferle Beşiktaş'ın "şampiyonluğun büyük adayıyım" dedirten kadrosunun güçlenmesidir. Örneğin son transfer Ernst, daha ilk maçında Beşiktaş'ın, önemli eksiğini ortadan kaldıracağını gösterdi. Agresif oyunuyla orta alana dinamizm kazandıran Ernst, ön sezisiyle tehlikenin belirdiği yerde hemen bitiveriyor ve kaptığı topu, doğru noktadan hücum için oyuna sokuyor, hücumlara da katılıyor. Ayrıca Ernst, tek ön libero oynayabilecek kalite, deneyim ve özgüvene sahip olduğunu gösterdi. Ne var ki tek ön liberolu, Nobre-Bobo'yla çift santrforlu oyuna Mustafa Denizli cesaret edemiyor, bu doğruyu bundan sonra da yapacağından umudum yok!
20 maçta 24 puan kaybı Oysa; Beşiktaş, Bobo-Nobre ikilisine, bu ikili de oyunda birbirlerine muhtaçlar! Trabzon maçının ikinci yarısında inadından vazgeçerek Bobo'yu Nobre'nin yanına koydu. Bobo'yla Beşiktaş, sezonun en saldırgan, en tempolu, en bol pozisyonlu futbolunu oynadı. Beşiktaş'ın, şampiyonluk yarışındaki rakiplerinden kendisine avantaj sağlayan farkı; Serdar Kurtuluş (sağ bek, ön libero), Ekrem Dağ (iki kanadın ilerisinde ve gerisinde), Sivok (stoper, ön libero), Zapotocny'nin (savunmanın her noktasında) birden fazla görevle oynayabilmeleridir. Futbolculardaki bu bireysel beceri ve yeteneklerin, "takım oyunu" yla bütünleşmemesi, Beşiktaş'ı başarılı sonuçlarda süreklilikten alıkoyuyor! Bu zaafın faturası; liderlik koltuğundan uzaklaştıran 20 maçta 24 puan kaybıyla ödendi! Beşiktaş final paslarında, gol vuruşlarında ve ölü toplarda becerikli olursa hedefe ulaşır. İkincisi ve en önemlisi; Denizli, Serdar Özkan'daki ısrarını Bobo-Nobre ikilisinde gösterseydi Beşiktaş bugün açık ara liderdi!