Alex olmayınca daha tempolu oynuyormuş gibi görünüyor Fenerbahçe. Ama hepsi bu işte, Alex'sizlikten doğan avantaj. Ama onun yokluğunda bir dizi olumsuzluk, nanik yapıyor adeta ne yazık ki. Deivid ve (dün akşam çok iyi mücadele ettiği halde) Semih'in verimi düşüyor. Çerçeveyi bulan şut sayısı ve duran toplardan yararlanma şansı azalıyor. Çünkü Alex olmayınca akıl, bilinç, teknik ve organize olamama sorunu ortaya çıkıyor Fenerbahçe adına. Tabii bu kadar olumsuzluğa, kadro kalitesine yakışmayacak yoğun pas hatası da eklenince, Fenerbahçe'nin işi duran toplara kaldı. Nitekim öyle de oldu. 44'teki köşe atışında Alex'vari kesince Vederson, Deivid fırsatçılığını konuşturup golü attı. Ancak, bu tür iki ayaklı maçlarda 1-0'lık skorun büyük bir avantaj olmadığını Aragones nasıl bilmiyor, anlayamıyorum. Hele de Bursa gibi bir deplasmanda ikinci maç oynanacakken. Demek ki bir bildiği var İspanyol teknik direktörün. Öyle ya üçüncü kez oynuyor Bursaspor'la ve rakibini artık çok iyi tanıyor.
Hakemi ayıplıyorum Aksi halde skor 10, Bursaspor gol girişiminden vazgeçmiyor ve dakikalar 70'i bulmuşken Semih'i neden oyundan alsın ki. Neyse, avantaj avantajdır. Bu arada sezon başından beri doğru dürüst şans bulmadığı halde mükemmel bir performans gösteren Önder'i tebrik ediyorum. Profesyonel dediğin böyle olur işte. Hele, Gökhan Gönül'ün ileri çıktığı anlarda geriden doğan boşluğu dolduran kademe anlayışı resmen alkışlanacak türdendi. Tıpkı kritik anlarda 40 yıllık kaleciymiş gibi oynayan Volkan Babacan'ın alkışı hak ettiği gibi. Tabii, Kamil Abitoğlu'nun ilk yarının başlarında Ali Tandoğan'ın Carlos'a bastığı tekmeyi ve 32. dakikada Lugano'nun formasından çekilerek düşürülmesini sadece seyredip kartsız ve cezasız bırakmasını ise ayıpladığımı da belirtmeden geçemeyeceğim.