2008 yılı G.Saray açısından her alanda bir yapılanma ile geçti. Adnan Polat göreve geldikten sonra yönetici arkadaşları ile kısa bir süre önce ekonomik durumu nedeni ile "alay" konusu haline gelen kulübü yeniden layık olduğu konuma çekmeyi başardı. Özellikle ligin son 6 haftasına teknik direktörsüz girilmesine rağmen elde edilen şampiyonluk adeta yönetim için bir oksijen tüpü oldu ve başkan Polat plan ve projelerini daha geniş bir zaman dilimine yayma olanağına sahip oldu. Şampiyonlar Ligi'nden elenmek tabii ki kulüpte yumruk yiyip geriye savrulma etkisi yarattı. Çünkü oradan gelecek gelirlerin kaybı ulaşılmak istenen yolu ana caddeden yan sokaklara doğru yönlendirdi. Ancak yine de doğru ve yararlı yıldızlara dayalı transfer politikası sonucunda gelen iyi futbol ve UEFA Kupası'nda gruptan çıkmak teselli ikramiyesi gibi oldu.
Polat güven verdi Bu bağlamda G.Saray 2009 yılına global ekonomik krize rağmen geleceğe umutlu bakarak giriyor. Polat'ın düzenlediği basın toplantısında konuştuğu konular G.Saray camiasına bunu hissettirdi ama basındaki bazı meslektaşlarımız ne yazık ki sadece G.Saray-F.Bahçe arasındaki taraftar sayısına takılıp kaldılar. Sarı-kırmızılı takım ligin ikinci yarısına sakatlık sorunlarından arınmış şekilde başlayacak. Ligin ilk yarısında sakatlıklar nedeni ile oldukça problemli günler yaşayan G.Saray, özellikle orta sahasının iyice güçlenmesiyle oturmuş kadrosunun avantajlarını sonuna kadar kullanacaktır. Burada tek soru işareti Michael Skibbe'nin performansı olarak düşünülebilir. Fortis Türkiye Kupası'nda Altay maçı sonrası Antalya'da Radyospor Kupası'nda Bremen, Leverkusen ve Ertuğrul Sağlam'lı Bursaspor gibi ciddi takımlarla karşılaşacak Cimbom bu turnuvada oynayacağı maçlarla da kadrosunu en iyi şekilde test etme olanağına kavuşacak ve bir aksilik olmazsa lige ilk yarının aksine daha iyi bir giriş yapma şansına ulaşacak.