İddaa için maçları yorumlarken dikkat ettiğimiz olgulardan biri takımların lig maçları öncesinde Avrupa'da mücadele edip etmedikleridir. Maç başlarken kafamdaki soru şuydu: "Acaba Galatasaray da Avrupa maçı sonrası çeşitli ülkelerdeki birçok takım gibi puan kaybedecek miydi yoksa adını diğerinden daha kısa olan kazananlar listesine mi yazdıracaktı" Nitekim sarı-kırmızılı takım maça hafta içi oynadığını belli edercesine durgun başladı.
Lincoln arandı Oyunu nedense geride bekleyerek oynuyordu futbolcular. İkili mücadeleler ise sürekli kaybediliyordu. Ayrıca son haftalarda Galatasaray'daki en iyi dönemini yaşayan Lincoln'ün yaratıcılığının eksikliği de bariz şekilde hissediliyordu. İşte bu gerideki bekleyiş ve mücadele eksikliği çok komik bir gol ile daha 20. dakikada Youla tarafından cezalandırıldı. Bundan sonraki soru şuydu. "Acaba bu şok Galatasaray'ı kendine getirebilecek miydi?" Cevap aslında "hayır"dı ama tek başına direnen Ayhan ilk yarı bitmeden takımına umut veren adam oldu.
Medyaya malzeme İkinci yarıda Galatasaray herkesin beklediği gibi maça baskılı başladı. Kewell'ın nefis pasına koşan Baros'un golü atmadan önce, topu koluyla hafifçe düzeltmesine aslında ihtiyacı yoktu. Fırat Aydınus ve yardımcısı bunu atladılar. Akabinde Eskişehir'in golü geldi. Yardımcı hakemin bayrak kaldırmasına rağmen Ümit Karan'a çarpan topu gören Aydınus'un golü vermesi işleri karıştırdı. Eskişehirspor'un 3. golünde bir önceki pozisyonda bayrak kaldıran hakem bu defa ofsayt pozisyonunda bayrağını kaldırmadı. Böylece bu kararlarla gelecek haftanın medya malzemesi de ortaya çıkmış oldu. Galatasaray bu maçta kazanacak hiçbir şey yapmadı ve yenilgiyi sonuna dek hak etti.