Galatasaray geçtiğimiz hafta Eskişehir'de hak ettiği bir yenilgiye uğramıştı. Aynı Eskişehir cumartesi Fenerbahçe'ye 10 kişi ile kök söktürdü ve galibiyeti kaçıran taraf oldu. Keza daha önce Fenerbahçe'yi yenen Kayseri dün de Beşiktaş'ı devirdi. Bu da açık bir şekilde gösteriyor ki özellikle büyük takımlar için o ellerini kollarını sallayarak maçları kazandıkları günler artık geride kaldı. Hani bir söz söylenir futbolda. 'Şu takım şu maçı hediye etti' şeklinde. Artık günümüzde kimse kimseye herhangi bir hediye vermiyor. Bütün bunlardan sonra sarı- kırmızılılar, Gaziantep maçı için sahaya çıkarken herkesin kafasının bir köşesinde bir acaba sorusu mutlaka vardı. Ancak Galatasaraylı futbolcular bu gerçekleri iyi kavramış olacaklar ki maça çok ciddi ve fırtına gibi başladılar. Oyunu ilk dakikadan itibaren bol paslarla rakip kaleye yıkarak 11. dakikada skoru 2-0'a getirdiler. Sonrasında da durmadılar ve maç sanki 0-0 gibi aynı güzel oyunlarına devam ettiler. İlk yarının son bölümünde ise Arda'nın neden olduğu penaltı sanki Baros'un elle düzeltip attığı golde oluşan borcun geri ödemesi gibiydi.
Potansiyel dışarı İkinci yarıdaki başlangıç Galatasaray adına ilk yarıdaki gibi hızlı ve etkili olamadı. Maç hatta sıkıcı bir hal aldı. İki takım da 'bu skora razı mısınız' diye sorulsa bırakıp gidecek gibi bir oyunu ısrarla sürdürdü. Bunda Benfica maçının akıllara gelmesi mi rol oynadı bilemiyorum. Son bölümde gelen gol sadece tabelayı değiştirdi o kadar. Bu maçın ilk yarısı gösterdi ki Galatasaray'da aslında müthiş bir potansiyel var. Ancak bu potansiyelin artık iyice dışarı çıkarılması ve sezonun geneline yayılması gerekiyor. Bunu da sağlaması gerekenin kim olduğu belli. Yoksa bir hafta iyi bir hafta kötü şekliyle bu sezon Galatasaray'ın herhangi bir yere varması olası değil.