Galatasaray Teknik Direktörü Michael Skibbe'nin kadroyu açıkladığında Sabri'yi takıma koymayıp ileride Nonda-Baros ikilisine yer verdiğini gördük. Bu da yılın son maçında kendi sahasında mutlak kazanmak için oynayacağının işareti idi. Oysa ki bu tür cesurca kadro örneklerini sezon başlarında Skibbe'de görememiştik ve sırf bu nedenle Galatasaray puan kayıpları yaşamış hatta Şampiyonlar Ligi'nden elenmişti. İşte bu hücum ağırlıklı kadro daha ilk dakikalarda Beşiktaş kalesine büyük bir iştahla saldırarak hemen öne geçti. Beşiktaş'ın buna kısa sürede cevap vermesi Galatasaray'ın dengesini bozmadı ve sarı-kırmızılılar yeniden öne geçti. Gol yiyince oyun disiplininden kopmamak tabii ki özellikle böylesine büyük maçlarda önemli. Demek ki Skibbe takımına bunu da aşılamış.
Kırmızı kart gereksizdi İlk yarıda Galatasaray savunması yenilen goldeki ara pasını kaçırmak dışında hatasız oynadı. Özellikle Arda sıklıkla savunmaya gelip yardım etti ve kademeye girdi. Bunun yanında dirençli orta saha rakibin başka gol pozisyonu üretmesine engel olduğu gibi Mehmet Topal, Ayhan ve Barış kestikleri topların ardından topu olumlu kullanarak takımı hücuma kaldırdılar. İkinci yarıda daha başlangıçta Delgado'nun atılması oyundaki dengeleri iyice Galatasaray lehine döndürdü ve hemen akabinde 3. gol geldi. Ancak hakem Cüneyt Çakır'ın gösterdiği kırmızı bu kart bana biraz abartılı gibi geldi. Bence Delgado orada sadece derdini anlatmak istiyordu hepsi o. Eksik Beşiktaş'ın direnci Holosko'nun golü ile biraz artsa da G.Saray sayısal üstünlüğünü rahatlıkla skora yansıttı ve maçı zorlanmadan kazandı. Bu karşılaşmanın yıldızı hiç şüphesiz ki Baros'du. Sezon başında Baros transfer edildiğinde bazı meslektaşlarımız Baros'un kalitesini sorgulamışlardı. Herhalde ligin ilk yarısında gerekli yanıtları almışlardır.