Deplasmanda 3 puan mutlaka önemli ama oynanan futbol hakikaten üzücü. Rakibin ligin dibinde, 5 haftadır gol dahi atamıyor ve sen devreyi 2-0 önde kapatıyorsun ama hala ikinci yarıda maç bir an önce bitsin diye taraftarların dua ediyor. Volkan vakit geçirip sarı kart görüyor, Carlos yalandan ayakkabısını bağlıyor. Bu tablo Fenerbahçe gibi bir takıma hiç yakışmıyor. Tarihinin en kötü sezon başlangıçlarından birine rağmen ilk yarıyı neredeyse lider kapatacak duruma gelebilmesi Fenerbahçe adına çok büyük bir şans. Ama bu futbolla, bu zayıf yedek kulübesiyle ve kilit isimlerin formsuzluğuyla sezonun ikinci yarısında yarışı ne kadar götürebilir bu hakikaten bir soru işareti. Devre arasında yapılacak takviyeler bir yere kadar etki edebilir. Asıl sezon sonunda bu takımda bazı radikal değişimler mutlaka yapılmalıdır. Maça geri dönersek... Yine Konya'da yine bir el tartışması yaşandı. Pozisyon çarpma mı, yoksa Önder bilerek mi elini açtı tam anlaşılmıyor. İki hafta evvel Denizli'de bir metre içeriye giren topun tartışması çok uzun sürmemişti. Bakalım aynı basın bu pozisyonu kaç hafta tartışacak.
Maçın adamı Carlos Önder gol dışında defansif anlamda da son derece başarılıydı. Fakat Yasin için aynı şeyleri söylemek mümkün değil. Son maçlarında hep büyük hatalar yapıyor. Bu şekilde devam ederse yolların ayrılmaması zor. Güiza yine etkisiz maçlarından birini oynadı. Fakat attığı gol pası dört dörtlüktü. Ama bir maçı daha neredeyse şut atmadan tamamladı. Uğur ilk yarının etkili ismiydi. İkinci devre ona yapılan hareket ki direkt kırmızı olmalıydı, sinirlerini bozdu. Teknik direktör Aragones belki de bir kart görebileceğini düşünüp onu oyundan aldı. Halbuki Uğur takımı ileri taşıyan oyuncuların başında geliyordu. İkinci yarıda Deivid'in yorulması ve Emre'nin etkisiz futbolu da eklenince Fenerbahçe zayıf rakibi karşısında pozisyona dahi giremedi. Beş haftadır gol atamayan Konya ikinci golü bulsa kaybedilecek iki puanın faturası çok ağır olabilirdi. Maçın ille öne çıkan bir ismi isteniyorsa bu oyuncu Roberto Carlos'tu.