Türk futbolunda, rakip savunmalardan dönen topları değerlendirerek gol atma oranı % 8 ile çok düşüktür. Fenerbahçe ilk ciddi atağında, Carlos'un dönen topu çabuk kullanması ve Alex'in klas vuruşu ile öne geçti ama Lugano'nun ıska geçeceğini hesaplamamıştı, Anderson'un ligde ilk golünü kalesinde görürken. Karakteri belli olmaya başladı Fenerbahçe'nin... "2 ön liberosunu, savunmayı becerir, hücuma katkısı olmazından seçip, Alex, Semih ve Güiza'ya Uğur Boral'ı da katıp birbirine pek benzemeyen, ezberi olmayan goller atmaktı'' bu karakterin adı... Yani "Savunmayı ön plana alıp, kontra arayan Anadolu takımı'' gibi seyredecektik Fener'i bundan sonra. Bu nedenle de Güiza'nın süper ara pasına Alex'in girip, penaltı ve kırmızı karta yol açtırdığı pozisyon, onun becerisi kadar, takımın yeni karakterinin de sonucu idi.
Ali Sami Yen'deki gibi 10 kişi kalmak sadece sayısal eksiklik değil, Bülent Kocabey'in kaleci değişikliği için kenara alınması, Fenerbahçe'nin süratli bir hücum adamından kurtulması anlamına geliyordu ki bu, Arsenal gibi süratli adamları olan takımlara karşı yavaşlığından dolayı çok çekmiş sarı-lacivertli takım için aslında büyük nimet idi. Ama Türkiye'nin Fenerbahçe'nin kalesi için en tehlikeli santrforu Edu, geçen sene Galatasaray'dan Ali Sami Yen'de yedikleri hatalı golün aynısını yedirtiyordu... Bu golde hata kadar, eksik kalmasına rağmen, çift forvete cesaretle devam eden Rıza hocanın ve takımının baskılı oyunun da payı vardı. İlk yarının özeti, Alex yapıyor ama o yaptıkça Edu ve Lugano bozuyordu. Yani bireysel beceri ile atan takım, bireysel beceriksizlikle yiyordu.
Fener'in sıkıntısı 10 kişi kalmış rakibe tam 25 dakika çift ön libero oynamak yanlışlığından 55'te Aragones, Ali-Selçuk değişikliği ile dönünce Fenerbahçe de baskıdan kurtuluyor, öne çıkmaya başlıyor ama bu da Youla ve Serdar faktörünü devreye sokuyordu. Eskişehir maç boyunca sürekli kazanmayı düşünerek oynuyor. 60 dakika eksik oynayan Eskişehir'e baskı kuracak güç bulunamıyor, sürekli aldığı sorumluluklardan yorgun düşen Semih ve gol kaçırmaya devam eden Güiza son noktalarda etkili olamıyordu. Bu takımda en önemli sıkıntı "Alexbahçe" halini almış olması. Alex'in yapacaklarına ve Semih'in ekstra katkısına bel bağlayan bir takımın şansı fazla olmuyor. Çünkü, defansın hatalarına artık Alex'in attıkları da yetişemiyor. Bilmem kimse farkında mı ama Edu ve Lugano artık Fenerbahçe'de miadını doldurmuş, heyecanını kaybetmiş gözüküyor. Takım Kocaeli, Arsenal ve Eskişehir maçlarında bu ikilinin hataları ile kötü sonuç alıyor. Fenerbahçe, en güvendiği yerden vuruluyor. Ciddi bir kan değişikliği düşünürken, gittikçe can yakan bu bölgenin de ya ciddi uyarılması, ya da orada da değişikliğe gidilmesi şart gözüküyor. Sonuç mu? Fenerbahçe dua etsin, Alex'in sakatlığı ciddi olmasın!