Devre arasına giriliyor. 75 metre uzağındaki Alex'in penaltı pozisyonuna itiraz için Edu geliyor ve topu hakeme fırlatıyor. Hoş olmayan bir davranış ama altında çok önemli başka bir boyut var. Takımın en sakin adamı Edu dahi diriliyor, kabullenmiyor, içinde bulundukları kötü duruma karşı isyanının ifadesi ile hakeme patlıyor. Bu, oyuncuların, ruhunu saha kenarına getiremeyen Aragones'i aştıklarının, kendi güçlerini, geçen sene onları çeyrek finale götüren yeteneklerini hatırladıklarının bir ispatı benim için. F.Bahçe'de bundan sonra daha iyi işler olacağının ön belirtileri. Arsenal maçı sonrası "12'de 2" diye yazmıştım. F.Bahçe aslında o maçta Arsenal'e karşı son 1.5 yılda hiçbir takımın girmediği kadar, tam 12 pozisyona girmiş ama sadece 2 tane atmıştı. Rakip o kadar çabuktu ki buna savunma anlamında direnememişlerdi. Ama bu kez iyi mücadele ediyordu takım. "Beni sahada gördünüz mü?" diye sorsam elbette ki "hayır" derdiniz. "Peki Josico'yu gördünüz mü?'' Cevap yine "hayır" değil mi? O zaman birisi benimle Josico arasındaki farkı anlatabilir mi bana?
Maçların şifresi Sakatlığının da etkisi ile silik olan Josico dışında iyi paylaştı alanı F.Bahçe ve dedi ki "Biz bu kadro ile önce savunan ve mücadele eden takım olmalı, sonra hücuma hızlı çıkmalıyız." Buydu F.Bahçe'nin bu ve bundan sonraki maçlarda şifresi. Aynen Zico'nun Avrupa maçlarındaki Fener'i gibi. Bu sayede Bursa gibi hücum gücü yüksek bir takıma 2 şut golü dışında fazla pozisyon vermediler. Alex ile duran topları öldürücü yerlere atmayı hatırlayandı takım, Arsenal sonrası Edu ve Lugano ile Bursaspor'a da atan. Yine Uğur'du her anında direnen. Oyunu ile "Bu çaban takdire değer" dedirten ve sonunda da mükemmel bir gol atan, nihayet 90 dakikayı sahada bitiren... Alex'ti seyretmenin zevkini yine insana yaşatan... Semih-Güiza ikilisinin ürettiklerinin dışında da gol atma seçenekleri olduğunu hatırlayan ve uygulayandı takım, Deivid de Souza ile bir bütün olarak hem de... F.Bahçe yazı dizimde "En az suçlu onlar" dediğim oyuncuların dirilişi bu maçlık değil bence. Dede'yi aştılar. Umarım Dede de onlara yetişir ve takım UEFA'ya gider.