Çılgınlar takımı Galatasaray Galatasaray yönetiminin Feldkamp'ı getirmesi riskti. Yıldızları harcamasına, sık sık hastalanıp tam 5 maçta takımı yalnız bırakmasına ses çıkarılmaması anlamsızdı. Bitime 6 hafta kala gönderilip takımın kondisyonere emanet edilmesi ise tam bir çılgınlık oldu. Cevat hocayı küçümsediğim düşünülmesin sakın, Mourinho, Del Bosque bu tür fırsatları kullanıp devleşen teknik adamlardır. Cevat hoca da çifte şampiyonluk yaşarsa seneye Turkcell Süper Lig'in teknik adamlarından biri olacaktır kuşkusuz. Çılgınlık olan Feldkamp'ın gönderilmesi ya da gönderilmesine göz yumulması değil, sonrasının tam olarak düşünülmemesidir. Galatasaray'ın yeni başkanı Adnan Polat'ın bu karardaki bence tek kusuru, B planının olmaması ya da varsa olanı hayata geçirememesiydi. Feldkamp'la futbolcular son dönemde hasım gibiydiler. Florya'da işler yürümüyor, takım gitmiyordu. Doğal olarak o gitti. Tabii dillere destan disiplini de. Eskiden hocanın önünden hazır olda geçen futbolcular, Gençlerbirliği maçı sonrası "yeni" hocaları için uçakta "Ah bu hayat çekilmez... Sen olmasan Cevat... Ah bu çile çekilmez..." diye şarkı söylüyorlardı. Belki gerekli olan buydu. Alman katılığından Türk sıcaklığına geçmekti. Enerjisini futbolcuları üzerinde otorite kurmaya çalışırken tüketen değil, futbolcularını enerjik kılan bir teknik adam lazımdı... Şurası kesin ki, Cevat hoca takımı şampiyon yaparsa; futbol literatürünü değiştirecek, üniversitelere "tez" konusu olacak, büyük bir iş başarılmış olacak. "Teknik adamın payı yüzde 10, bilemedin yüzde 20'dir" diyen futbolcuların da eli kuvvetlenecek...