G.Saray bu kafayla İntertoto'ya gider!.. Adama, "Seneye sen yoksun" diyorsun. "Gelecek hocayı ben seçeceğim" sözleriyle kuyruğu dik tutma çabasını derin bir sessizlikle karşılıyorsun, sonra da o adamdan tam mesai ve kahramanlık bekliyorsun. Daha çok beklersin! İlgilenmediğin adam da gider ilgisiz işler yapar; Servet'ten ön libero, Hasan Şaş'tan küskün yıldız, bu kadrodan da mükemmel bir turşu yaratır! Galatasaray, Gaziantep maçında gazi olmadı, Leverkusen'den bu yana gaziydi zaten. Kurşunu bitmiş, durumu süngüyle idare ediyordu. Ama ne cephane geldi, ne yardımcı kuvvet, ne de kanayan yarasına pansuman. Sonunda kendi evi Ali Sami Yen bile rakiplerin fetih alanı olup çıktı. Futbolda tek bir kahraman olmadığı gibi tek bir suçlu da yoktur. Kalli'nin saçmalıkları, futbolcuların iç rekabeti ve anlamsız kaprisleri, uslanmaz seyircinin faturaları, hakem hataları hepsi bu sonucun nedenlerinden. Ama durumu en güzel "Balık baştan kokar" atasözü özetliyor herhalde. Futbol şubesi için anlaştığı adamı (Abdurrahim Albayrak) son dakikada kenara atan, o koltuğa "dengeler" adına üç kişiyi oturtmaya kalkan (Haldun Üstünel, Tunca Hazinedaroğlu, Murat Yalçındağ), durumu idare etmeye yönelik bu zihniyetten fazla bir şey beklememek lazım aslında. Galatasaray bu kafayla, gazilikten şehitlik mertebesine de yükselir yakında. Yani direksiyonun başındaki Polat, operasyon için aracın ağaca toslamasını beklemeye devam ederse; İntertoto Kupası'ndan başka bir yere biraz zor gider...