Nereye kadar? Yeni başkan Adnan Polat, "Futbolcuların kaderini kalan maçlardaki performansları belirleyecek" diyor, takımın üzerindeki ölü toprağını atmak için. Peki etkili oluyor mu? Hayır! Nasıl olsun ki? Sahaya takımı çıkaran kim? Ahmet Akcan. Gidecek-kalacak futbolcuların kararını verecek isim Akcan mı? Bırakın bu kararı vermeyi, kendi yeri bile garanti değil. Takımın gerçek patronu kim? Feldkamp... Kararı o mu verecek? Hayır, o da değil. Çünkü Polat, Kalli'yi sezon sonu altyapıya göndereceğini açıkladı. Yani Polat, takım ile teknik kadronun bağlantılarını kopararak ilk icraatında, ilk hatasını yaptı. Aslında Galatasaray'ın dünkü kötü futbolu yeni değil. Galatasaray, iki aydır sadece adıyla sahada. Orta sahası çalışmıyor... Kanatları işlemiyor... Forveti, dünkü maçta olduğu gibi gol vuruşu yapamıyor... Koca takım 3-4 futbolcunun üstüne abanmış, kendini taşıtıyor.
Vazgeçilmez Ümit Servet Çetin; hoca, şu bu için değil Galatasaray için oynadığının farkında olan gerçek bir profesyonel. Ama ofansif göreve soyunması bence pek de doğru bir yaklaşım değil. Bakmayın dün akşam gol attığına, her zaman kuş taşa çarpmaz. Mehmet Topal, öyle bir oturdu ki takıma, Linderoth'u artık hatırlayan yok. Tek kusuru forveti besleyecek ya da oyunu kanatlara taşıyacak pasları üretememesi. Bir de Ümit Karan var... İki ay önce kulübenin müdavimiyken, şimdi takımın vazgeçilmezi oldu. Savunmadan top çıkarıyor, orta alandan pas gelmediği için geriye gelip akın başlatıyor, kritik goller atıyor... Dünkü maçın gollerinin hazırlayıcısı da oydu. Bu üçlüye biraz Arda, biraz Okan, biraz da Aykut eklenebilir. Dünkü maçın ilk yarısında üç profesyonel, sekiz yarı profesyonel ve amatör vardı Galatasaray'da. Denizlispor da farklı olmayınca ortaya vasat bir futbol çıktı, seyredenler adeta uyudu. İkinci yarı Galatasaray biraz silkindi, biraz gayret etti, biraz da şans yardım etti ve maçı çevirdi. Ama her zaman papaz pilav yemez.