Tur zor geldi Her iki takım için de zor bir maçtı. Zorluk derecesinin yüksekliği stresi, stres de faulleri tetikledi. Kartlar yağmur gibi geldi. Ortaya da futbolundan çok kartlarının, olaylarının konuşulacağı bir maç çıktı. Aslında maçın başında konuşulacak futbol vardı sahada. Feldkamp, Leverkusen ve Kasımpaşa maçlarından ders çıkarmış, orta sahayı güçlü tutup olabilecek en iyi 11'i sahaya sürmüştü. Galatasaray ilk 10 dakika öyle bir baskı oluşturdu ki Fenerbahçe kalesinde, sarı-kırmızılılar maçın başında tur vizesini alabilirdi. Son haftalarda asistlerinin güzelliği gollerinin önüne geçen Ümit, Hakan Şükür'e yine öylesine güzel bir pas attı ki, Hakan'ın şık vuruşunu bile gölgeledi. Zico, Kezman'ı ileride tek bırakıp orta sahayı ileri çıkarmayınca ilk 45 dakika Galatasaray'ın mutlak üstünlüğünde tamamlandı.
Yamalı bohçaya döndü Maçın yönünün değiştiği an, Lugano'nun kırmızı kart gördüğü pozisyondu. Hakem Cüneyt Çakır, o kadar çok düdük çalıp, o kadar çok kart gösterdi ki, maçı yamalı bohçaya çevirdi. O andan itibaren derbinin gidişatını sinir ve stres belirledi. Özellikle ikinci yarıda üst üste 3 pas yapılamaz oldu faulden ve düdükten. 2. yarının futbol açısından en önemli olayı Zico'nun son yarım saatte Kezman'ın yanına Semih'i almasıydı. Fenerbahçe'yi psikolojik olarak öne geçiren bu stratejik hamle, skor olarak da hemen kendisini gösterdi. Feldkamp'ın Nonda'yı oyuna sokup Sabri'yi kenara alması doğru ama geç kalınmış bir hamleydi. Oyunun kontrolü Fenerbahçe'ye geçmişti artık. Eğer Gökhan'a gösterilen o tartışmalı kırmızı kart olmasaydı Galatasaray'ın maçın son bölümünde oyunu döndürmesi hiç de kolay olmazdı. Özetle Galatasaray dün hayata döndü...