Öne geçen yanar Maç başlarken hepimiz üst düzey bir mücadeleden çıkan F.Bahçe'nin yorgun olacağını düşünüyorduk. Fakat, maçın başlama düdüğüyle birlikte futbola aç, inanılmaz bir F.Bahçe ilk 15 dakika hepimizi şaşırttı. Özellikle Deivid sanki üç aydır futbol oynamıyormuş gibi ne yorgun, ne de isteksizdi. İlk 15 dakikada 7-8 gol pozisyonu da buldu. Bir anda maç 2-0 ya da 3-0 olabilirdi. Topu ayağında tutan, iyi pas yapan yani bildiğimiz F.Bahçe. 15. dakikadan sonra takım yavaş yavaş temposunu kaybetmeye başladı. Özellikle Roberto Carlos muhtemelen sakatlıktan yeni çıktığı için geri dönmekte zorlanıyordu. Edu'nun sakatlığında kendisine yer bulan Yasin zorlanıyor, ilk müdahaleleri kaçırıyor, pozisyon hatası yapıyor ve Brezilyalı futbolcunun yerini dolduramıyordu. Bir de Alex'i sahada göremedik. Chelsea maçından en yorgun çıkan futbolcuydu. Volkan'ın yerine kaleye geçen Serdar ise bana daha çok güven veriyor. Korner atışından bir anlık boşluk bulan Kayserispor, durumu 1-0'a getirdi. Bundan sonra F.Bahçe ilk yarının sonuna kadar etkisiz kaldı. Şampiyonlar Ligi'nde oynayan futbolcular için en acı gelen şey hakem kararlarının tutarsızlıklarıdır. Neden hiçbir Türk hakeminin Şampiyonlar Ligi'nde maç yönetemediğini F.Bahçe'nin son iki maçını izleyenler daha iyi anlamışlardır. Şampiyonlar Ligi'nde devam eden pozisyonlar burada faul oluyor, orda faul olanlar ise burada devam ediyor.
Chelsea'ye de böyle İkinci yarıda Zico'nun, hazır olmadığını gördüğümüz Carlos'u oyundan alarak Chelsea maçında parlayan Colin Kazım'ı oyuna soktu ve ardından kötü Kezman'ı alıp Semih'i oyuna koyması çok doğru bir karardı. Aslında işin özü şu. F.Bahçe karşısında 1-0 öne geçen takımlar kaybetmek zorunda. Dün hem yorgun olmasına hem de Londra'da oynayacağı maçı düşünüyor olmasına rağmen F.Bahçe çok önemli bir üç puanı alarak ligde de yoluna kayıpsız devam etmiştir. Umarız bu skor Londra'da da gerçekleşir ve F.Bahçe'yi Şampiyonlar Ligi'nde yarı finalde görürüz. Yeter ki 1-0 olsun.