Aziz Yıldırım Bir zamanlar Fenerbahçe başkanlarına, "intikam sureleri" okunurdu, kongreyi kaybedenler tarafından. Aziz Yıldırım'dan sonra, birlik ve bütünlüğün "mahşer sureleri" okunur oldu. Bir zamanlar, her yenilgide bir kurban aranırdı Fenerbahçe'de. Aziz Yıldırım'dan sonra, kopyalanmış kurban devri kapandı, istikrar anıtları dikildi.
* Galatasaray UEFA Şampiyonu olmuştu da... Fenerbahçe, Pendik'e yeniliyordu. Fenerbahçe, Galatasaray'ın tarihi başarısında bile, ülkedeki en büyük kulüp olarak kaldı. Büyüklüğün sonuçlarla bağlantısı olmadığını gösteren "yegane isim" olarak.
* 2001 yılında Emircan adındaki 7 yaşındaki lösemili bir taraftarın, Aziz Yıldırım'ın içini yakan bir sözünü hatırlıyorum. "Fenerbahçe yenilince kan kaybediyorum!" O çocuğun teselli meleği Aziz Yıldırım olmuştu. Sadece kulübünün değil, insanlığın da başkanı olduğunu göstermek için.
* Başkanlığının ilk yıllarında, hesap uzmanları onu sürekli olarak uyarırdı. "Hesabınızı bilin sayın başkan!" Ama verdiği cevabı hatırlıyorum. "Fenerbahçe'ye hizmet etmenin hesabı olmaz ki!" Takımını sevmenin Nobel Ödülü bu adama verilmeliydi.
* Fenerbahçe'ye ömrünü vermiş bir adamın, 10. yılını kutluyoruz. 10 yılda Fenerbahçe'nin attığı bütün dev adımlar Aziz Yıldırım'ın eseri. Diğer kulüp başkanlarının yaptığını da yaptı ama... Onun yaptığını diğer kulüp başkanları yapamadı. Ağustos böcekleriyle, karıncalar arasındaki farkı gösterirken...
* Aziz Yıldırım, Fenerbahçe için yaratılmış bir yürek ağacıdır. Hiçbir başkan onun kadar sevilmedi. Hiçbir takım taraftarı başkanlarına, Fenerbahçe taraftarının Aziz Yıldırım'a gösterdiği sevgiyi ve saygıyı göstermedi. Fenerbahçe ve Aziz Yıldırım kadar hiçbir özel isim; birbirine bu kadar yakışmamış ve kilitlenmemiştir.
* Denizlispor maçından sonra giden şampiyonluk sonrası istifa ettiğinde, yüzündeki ifadeyi unutamam. Onun için kurduğum en güzel cümleydi belki. "Aziz Yıldırım gitti... Giderken gözlerinin kıyısı bile sarı-lacivertti."
* Gidişi büyük olanların, gelişlerinde soru işareti aramayacaksınız. 2 ay sonra döndüğünde, onu geri çeviren duygunun "Fenerbahçe aşkı" olduğunu cümle alem biliyordu da, bu dönüşe kurduğum cümlenin hakkını vermeliyim. "Yazın dağlardaki kar erir diye, dağların heybeti kaybolur mu!"
* Bir şampiyonluğu çok özel yapan, ona verilen değer ve harcanan zamandır. Bir başkanı çok özel yapan da, onun kulübüne ve taraftarlarına verdiği değerle, harcadığı zamandır. O, Fenerbahçe'ye güzel şeyler vermekle kalmadı, Fenerbahçe için hayatını verdi. O yüzden Aziz Yıldırım, kulüp başkanlığında asrın son tablosudur. El emeği, göz nuru!