Newcastle'a gene gideceğim Fener'in ilk grup maçında gitmiştim oraya. İyice kuzeyde ve çok soğuktu. Ama biz Sevgili Melih Gümüşbıçak ile montlarla gezip dişlerimize "buzda dans" yaptırırken, kırmızı suratlı İngiliz kızları ve oğlanları t-shirt ile koşturuyordu. İçki böyle bir şeydi işte. Hele de damarınızda dolaşan sıvının "deli" tarafı ağırlıktaysa. Şehir merkezi denen yerdeki en lüks restoranların yer aldığını söyledikleri ve hemen stadın yanında bulunan, bizim Akmerkez'in 10'da biri olan merkezde yemek yiyecek topu topu 3-4 yer bulabilmiştik. İngilizlerin "İtina ile aç bırakılır" tarzı mutfaklarına Metin Şentürk taklidi yapıp, yine "Çizme aşkına" pizza yemekten hastalarıma rezil olmuştum. Onları zayıflatırken, 2-3 günde 1 kilo aldıklarını gördüğümde geçtiğim dalgaların acısını çıkarmışlardı 1 hafta boyunca benden. Fener'in 1-0 yenildiği ama iyi oynadığı maçtan sonra oradan ayrılırken "adios Newcastle" demiştim. Nereden gelecektim ki bir daha bu penguen dostu şehre? Şimdi ise sonbaharda bile "zekat keçilerinin" ne hissettiğini iyice anlamamı sağlayan bu şehre, kışın ne giyip giderim, onu düşünüyorum. Nerden mi çıktı bu? Fenerliler rahat olsunlar. Erciyes'e ,tandemde ve ön liberoda ilk defa oynayan ve bir daha da beraberce hiç oynamayacak olan 2 adet ikilinin şaşkınlığı ile "OMURGASI ÇÖKMÜŞ" bir halde verdikleri 2 puan, onların yeteri kadar aklını başına getirdi.Savunma yapmayı becerecek Fener'in , genç ve deneyimsiz AZ'yi geçeceğini biliyorum. Bu nedenle de Newcastle organizasyonumu şimdiden düşünmeye başladım. Peki Fener nasıl mı tur atlayacak? Teknik analizini ve AZ tanıtımını da haftaya yazacağım.