Beşiktaş'taki düşüş
Alman teknik direktör Schuster'in kurbanı İbrahim Üzülmez sonrası Beşiktaş, hâlâ sol bek sıkıntısı yaşıyor. Ekrem Dağ, Üzülmez'i aratmayacak performansla oynuyordu. Üstelik iki kanadın hem ilerisinde hem de gerisinde başarıyla oynayabiliyordu, savaşçıydı.
Tanju gibi o da Samet Aybaba'nın gadrine uğradı. Uğur Boral sakatlanınca yerine alınan Gökhan Süzen de "hücum orijinli" sol kanat oyuncuları. Savunma yönleri zayıf. Emre Özkan'ın, gelişme göstermesi için zaman ister.
Beşiktaş'ın yediği gollerin çoğu sol kanattan geliyor. Doğrudur ama, Beşiktaş'ta "takım savunması" anlayışı oturmamış!
Buna karşın Aybaba'nın futbolcularla motive edici diyalogu ve "menemen" partileri, takımı ilk üçe soktu. Üstünde durduğu "takımdaşlığı" bu yöntemle ayakta tuttu. Çünkü, Beşiktaş'ın kadro kalitesinin sınırlı olduğunu kendisi de biliyordu.
Fernandes, Oğuzhan, Almeida ve Olcay'ın bireysel yetenek ve becerileri, Beşiktaş'ı iddialı konuma getirdi. Takımı Avrupa yolunda tutacak olan; kalan haftalarda göstereceği performansıdır!
Futbol; keyif veren, coşturan, yerine göre ağlatan, adrenalini yüksek bir spor dalıdır.
Oyun kalitesinin önemi
Adrenalin aşırı olduğunda gerilemelere, sertliklere, sakatlıklara ve kartlara neden olabiliyor. Beşiktaş, sakatlık ve kartları en çok gören takımlardan! Sakatlık ve kartların zararını puan kayıplarıyla gördü, oyun kalitesinde düşüş yaşıyor!
Beşiktaş'ın önemli eksiği; galip duruma geçtiğinde topu ayağında tutup, rakibe oynama şansı vermeyecek rölantiye geçmeyi becerememesi. Flaş gibi parladığı haftalarda rakip alanda çoğalma ve çabuk atak oyunu oynayamaz, eskisi gibi pozisyon üretemez oldu!
Oysa, Beşiktaş'ın ligin en çok gol atan takımı olmasındaki en büyük etken; çabuk oyun ve rakibi bunaltan pozisyon üretkenliğiydi! Bunun önemli nedeni; Oğuzhan ve Olcay'ın, Niang ile pozisyon için iletişimde bulunamamaları, bu diyalogdan uzak durmaları.
Takım oyunundan uzakta duruş,
Beşiktaş'ın en büyük problemi!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.