Alex de Souza
Bir tuzaktan hafif yaralı olarak kurtulmanın gururuyla gidiyor.
Yakasında karanfil.
Yüzündeki derin yalnızlığı, gözlüklerinin arkasına gizleyip.
Padişahlıktan yaka silkenlerin alkışlarıyla.
Sağ elini göğsünün sol yanına bastırarak.
Kimlik kontrolünde Fenerbahçe'yi göstererek gidiyor.
* * *
Meleklerin bile unuttuğu bir aşkla sevildi.
Bu sevgiye yenildi, sırtından vurarak onu öldüreceklerini zannedenler.
Gurur ve hüzün yan yana.
Yüreğinde deniz dibi sessizliği.
Arkasından teneke çalanlara inat; adımlarını geri çağırırken sarı lacivert yürekler.
Kendisini uğurlamaya gelenlere bakıp, gözlerine incileri dizdirmesi gibi.
Mahzun bir çocuğun kağıttan gemisini yüzdürmesi gibi gidiyor.
* * *
Uzun bir romandır hayat, bazen 8 yılda klasik olur.
Bazen bir kulüpte gerçekleri tek başına savunmak düşer, sırtından hançerlenmiş bir kaptana.
Başı yukarıda, omuzlar dimdik.
Sevgilerin her dile çevrilen tercümesine eşlik edip.
Bir sürgün sayfasını çevirirken, efsanelerin köprüsüne kurulup. "Ya bizi de götür, ya sen de gitme" diye haykıranlara bakarak.
Kendisine gömme töreni düzenlemek isteyenlerin heveslerini kursaklarında bırakarak gidiyor.
* * *
Gönlü rahat. Kendisine karşı vefasızlık ortaklığı kuranlara bile minnet borcunu ödedi.
Sadeliğin içinde görkemli.
Alkışlar içinde heykel gibi.
Meydanı kukla oynatmayı seven krallara bırakıp. "Hüzün bende kalsın, kendinize iyi bakın" diye seslenip havaalanında.
Taraftarına karşı saygıya eğilmiş dallar.
Son vedası için, iadeli taahhütlü kartpostallar gibi gidiyor.
* * *
Alex de Souza… Muzaffer bir kumandan gibi ayrılırken şehirden.
Sevdalı bir martı gibi, Boğaz'ın sularına bakıp.
Onca uzun cümlelerden, onca özeleştiriden sonra, kaşını gözünü oynatmadan adam gibi.
Hatıraları öpüp başına koyarak.
Vefasızlık ayıbının üzerinde oturanları birbirlerine bırakarak gidiyor.
* * *
Yıllar sonra da olsa, Fenerbahçeli çocuklara anlatılacak destan gibi gidiyor.
Bütün çocuklardan daha çocuk.
Bütün sevenlerden daha yangın.
Uzun bir ayrılığın son hecesinin boğazında düğümlenmesi gibi.
İçine akıtıp gözyaşlarını.
Gözlerimizin ufkunda son bir bakış.
Ne kadar gururlu olsa da, yüreği kan revan!
8 yılda bir çiçek bile ezmeden.
Babil'in asma bahçelerinden sürülmüş bir 'bahçe'van gibi gidiyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.