ASLOLAN Fenerbahçe
Dün gece yönünü galibiyete çevirmiş bir Fenerbahçe vardı sahada.
Öyle ahım şahım bir futbol oynamadı ama önceki maçlarda eksik olan ne varsa, dün birazı tamamlanmıştı.
Harika bir sonuçla döndü.
* * *
Yine de alışkınlıklardan vazgeçmek kolay olmuyor.
Fenerbahçe'nin ihtiraslı bir başlangıcı var, kesin gol atacak diyorsunuz.
Rakibin kuzu gibi bir duruşu var, bu takım Fenerbahçe'nin üzerine gidemez diyorsunuz.
Fenerbahçe buyur ediyor, golü de seyrediyor.
* * *
Golden sonra direniş matinesi başlayınca, rakibin boyası aktı.
Cristian'ın harika golüne baktım da.
Bir hafta önce dışlanmış bir adamla düşeş atmak gibi geldi.
Adamları kaybetmek yerine, kazanmanın değerini göstermek açısından da ders kitabı gibi.
* * *
Elinde o kadar usta varken, ikinci yarıda Fenerbahçe'nin içe dönük halini yadırgadım.
Rakibin hırpani pozisyon larını bile, kendi kalesinde tehlikeli davete çevirecek kadar bonkörlüğünü, gelecek maçların tehlike anonsu kabul ettim.
İkinci yarıda atalın goller, rakibin ne kadar kof olduğu üzerine gidildiği zaman anlaşılıyor gerçeğiyle noktalansa da, Fenerbahçe'nin yediği ikinci gol de, kof savunma gerçeğiyle noktalandı.
Dün gece Meireles'in mücadelesine parantez açtım.
Gökhan'ın içtenliğine tam puan verdim.
Caner ve Cristian'ı özel olarak alkışladım.
* * *
Rakip ne kadar "sıradan" olsa da, Fenerbahçeli futbolcular iyi mücadele etti.
Belli ki dün gece galibiyet için eğitilmiş bir futbol takımı vardı.
* * *
Sahanın dışında her şey birbirinin içinden geçerken.
Saha içinde dün gece aslolan Fenerbahçe'ydi.
Almanya'da izlediğimiz provalı bir oyundu.
Bir şeyleri yeniden keşfetmek gibi.
Ne olursa olsun deplasmanda kazanılmış bir zaferdi.
Bunun adını kendine dönmenin başlangıcı sayalım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.