Sabır taşı çatladı
SABIR TAŞI ÇATLADI
Geçmiş zamanda çekiş ile taşa şekil vermek o kadar zormuş ki, günlerce uğraşan çırak artık sabredemez ve sert bir darbe ile taşı parçalarmış. Rivayete göre "sabır taşı çatladı" sözü işte buradan geliyor. Fenerbahçe taraftarı için de durum pek farklı değil. On yıllık şampiyonluk özlemi sürecinde takımlarına sabırla destek verdiler. Süreç o kadar yıpratıcıydı ki önce Aziz Başkan gitti. Ali Koç büyük umutlarla başkan oldu. Yapılan teknik adam değişiklikleri ve onca transfere rağmen şampiyonluk özlemi altı yıl daha devam etti. Geldik Ali Bey için yedi, toplamda on birinci sezona… Avrupa'nın en kariyerli teknik adamlarından biri olan Mourinho ile başlanan yeni sezonda daha 17 hafta geçmişken son iki yılın şampiyonu ezeli rakibinin 8 puan gerisinde kalmışsın. Üstelik geçen sezon şampiyonluğu kıl payı kaçıran takımında dişe dokunur tek kayıp Ferdi iken, tonla para harcayıp yıldız isimler transfer etmişsin. Heyhat! Gidişat yine aynı. Saha dışı faktörler tamam. Ama taraftar saha içinde takımından neyi bekleyip, göremediğini de biliyor. Hatay takımı ligin dibine demir atmış.
Neredeyse bir takım kadar eksiği var.
Kaçan gollere rağmen fizik kalitesi ve mücadele azmi eksik, bireysel hataları fazla, taktik koordinasyonu zayıf, ruh hali kırılgan futbolculara bir yere kadar dayandı tribünler.
Üzerine bir de Mourinho'nun tercihleri var elbette! Yenilen golle birlikte sabır taşı çatladı.
Maç devam ederken takım protesto edilir mi? Futbolcu ıslıklanır mı? Tribünler desteği keser mi? Geçin efendim.
Biraz empati. Sabır taşı çatladı diyorum! Bu isyan bugünün değil 10 yıl, 17 maç dayanan taraftarın isyanı. Sen çok iyi oynar, çok iyi mücadele eder ve "saha dışı faktörler var" dersin. Anlaşılır. Ama saha içinde verdiklerin ve saha dışında yaptıkların yetersizse taraftarının taşan sabrına laf edemezsin. "Sabırdan sonra söylenen söz ağır olur, söylemeyin" demişler.
Söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil!
EYLEM VE SÖYLEM
Mourinho'nun son söylemi "toksik lig" oldu.
"Külliyen yanlış" diyebilir misiniz? Fenerbahçe Asbaşkanı Acun Ilıcalı son açıklamasında, "Türk hakemliği iflas etmiştir" dedi. "Hayır, etmemiştir" diyebilir misiniz? Sıkınt�� bu söylemlerde değil. Sıkıntı eylemler ile söylemler arasında yaşanan çelişki ya da hatalarda.
Mourinho ligin yapısına kusur bulurken, neden aylardır doğru oyun ve doğru kadro konusunda yeterli yol alamadığını açıklayamıyor.
"Hakem hataları olmasaydı, daha fazla puanım olurdu" diyebilir. Kabul! Ama puana değil de oyuna bakarak Fenerbahçe'nin, Galatasaray'a göre daha güçlü bir oyunu olduğunu söylebilir miyiz?
Mourinho, Fenerbahçe'nin oyununu ya da oyuncularını geliştirdi mi? "Evet" diyecek kaç kişi çıkar? Ligi külliyen sorunlu ilan edince başarısızlık kılıfını hazırlamış olmuyor mu?
O zaman taraftarın tutunacağı dal kalmıyor. Oysa oyun güçlü olsa, biz tüm yanlışlara rağmen dimdik ayaktayız, mücadele ediyoruz, iyi oynuyoruz, daha da iyi oynayacağız mesajı sergilenen futbolla verilse, lige ve rakibe yönelik eleştiriler daha güçlü anlam kazanabilir.
Aynı durum yönetim cephesi için de geçerli.
İşte son örnek. Asbaşkan Acun Ilıcalı, "Türk hakemliği iflas etmiştir" diyerek yapılan hatalardan örnekler veriyor.
Tamam da sahada ve VAR odasında hatayı yapan hakemler destek verdiğiniz MHK ve TFF'nin parçası değil mi? Eğer, "hakemler maşa, o maşayı tutan eller var" diyorsanız, önce maşadan başayıp, yolu kesin. O yol zaten maşayı tutan ellere kadar uzanır!
BİR TERSLİK VAR
Beşiktaş başkanı Serdar Adalı, en güçlü teknik direktör adayı olarak ön plana çıkan Sergen Yalçın ile yaptığı görüşmeden olumlu sonuç alamadı. Sergen Hoca son derece haklı bir gerekçe ileri sürdü ve ciddi sağlık problemi olan kardeşine vakit ayırması gerektiğini belirterek görev alamayacağını söyledi.
Gelen bilgi bu. Önce sağlık.
Kim, ne söyleyebilir?
Ama geçen zaman ve bu gerekçenin daha önce dile getirilmemiş olması bana garip geldi. Öyle ya! Sağlık problemi yeni değil. Sergen Yalçın yönetime bu sıkıntısı konusunda haber yollar, hatta yaptığı televizyon programında bile üstü kapalı olarak görev alamayacağını belli edebilirdi.
Başkan Adalı "kaybedecek tek bir saatimiz dahi yok" demişti. Takım potansiyelinin altında kalmış, son derece kötü giderken; Teknik sorumlu Halim Okta bile oyuncuların Serdar Topraktepe'nin söylediklerini dinlemeyecek kadar "vazgeçmiş" olduklarını itiraf ederken geçen zamana yazık olmadı mı?
Beşiktaş yönetimi, Sergen Hoca ile anlaşamama ihtimalini öngörerek B ve C planları geliştirmiş miydi? Ya da zaten bu duyumları varsa, niye doğrudan başka bir teknik adama yönelmediler? Taşlar yerli yerine oturmuyor.
YABANCI HAKEME HAZIR OLUN
Hakemlerimiz evlere şenlik. VAR odası toptan felaket. Hakemler ve sistem bangır bangır alarm veriyor. Tecrübeli hakemler ile yollar ayrıldı. Maksat temizlik yapmaktı. Yapılsın.
Yapılsın da bunu bir geçiş sürecine yaymak yerine "küt" diye yapınca toy hakemler maçları birer, ikişer patlatmaya başladı. Yürekleri yetmeyip, baskıyı da kaldıramayınca potansiyelleri olanlar bile, bildiklerini unutmuşçasına hatalar yaptı. Bir de VAR odası var. O konu tatsız.
VAR'daki hatalar, hata ifadesini kaldıramayacak kadar bariz ve kabul edilemez noktaya geldi.
Üzerine bir de MHK hata yapan hakemleri sanki ortalık güllük, gülistanlıkmış gibi maçlara atamaya devam edince ortalık tam anlamıyla karıştı. Bu kaostan çıkmak için artık yabancı VAR, hatta yabancı hakem gelmesi kaçınılmaz gözüküyor.
A Spor'da bunu zaten geçen hafta söylemiştim. Ocak sonu, Şubat başına kadar yabancı hakemler işbaşı yapar. Eğer doğru isimler getirilirse, genç hakemler de bu süreçte tecrübe edinmek için zaman kazanmış olur.
Böyle giderse yabancı hakem ve VAR uygulaması sadece bu sene değil, gelecek sene bile devam eder. Hakemlik sistemi ancak kendisine gelir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.