Ne yazık ki bir akıl tutulması, bellek kaybı ve vicdan kararması teslim almak üzere koca Türkiye'yi. Diz boyu haksızlık, vicdansızlık ve sorumsuzluk adım başı yüzümüze çarpıyor. İhanet var, sevgisizlik var, tembellik ve aymazlık var. 3 kişiden 2'si birbirinin boğazını sıkıyor. Kardeşlik, dostluk, musalla taşında. Yani belli ki tablonun böylesi çok kişi ve kesimin ihmali, bozuk psikolojisiyle doğmuş ve büyümüş. Ama hâlâ 4 kişiden 3'ü her olumsuzluktan kendini azade tutarken, geri kalan herkesi suçlu sayıyor. Neden? Çünkü aydını dahil çok kişi özel aidiyet kaygısıyla düşünüyor, davranıyor. Çünkü boy aynamız kırık. Bütün bunları yeniden düşünmeme sevgili Turgay Demir'in "Carlos, Fener'in şifrelerini açıkladı" yazısı neden oldu. Elbette, Turgay önemli bir soruna değinmiş. Ama bakışına ve yorumuna (ön yargı hakim değilse bile) nesnellik yol göstermemiş. Dolayısıyla ağacı işaret ederken, koca ormanı gözden ırak tutmuş. Tamam gerçekten ayıp etmiş Fenerbahçe, eğer Carlos'un anlattıkları doğruysa. Tüm zamanların gelmiş geçmiş bir numaralı sol bekini getirirken omuzlara alıyorsanız, gönderirken de medeniyet ve vefayla yıkanmış bir mendille uğurlamalısınız.
Hiç olmazsa para var! İyi de "şarklı"lığın böylesini getirip sadece Fenerbahçe'ye, hatta kulüplere bağlamak doğru mu? Galatasaray Hagi, Beşiktaş ise Del Bosque, Tigana ve Gilberto Silva'yla UEFA'lık olmadılar mı? Saysak sayfaları bulur bu örnekler. O halde diğer herkesi aziz gösterip, toplum olarak karakter haline getirdiğimiz vefasızlığın tüm sorumluluğunu Fenerbahçe'ye kesmenin insafla bağdaşır yanı var mı sevgili Turgay? "Fenerbahçe'de para var ama huzur yok" diyorsun. İyi hoş da diğerlerinde ne para, ne de huzur var. Hiç olmazsa para var, Ortega, Anelka, Carlos, Alex gibi dünya yıldızlarının Türkiye'ye gelmesine yetecek bir adı ve imajı var Fenerbahçe'nin.