Dünyada eksiği olmayan kişi, kurum ve takım ya yoktur ya da çok azdır. Dolayısıyla önemli olan bu eksik ve zaafların farkında olmak ve bunları belli bir planlamayla zaman içinde gidermektir. Söylemeye gerek yok ki, burada ben büyük sorumluluk "Yönetici" dediğimiz kişilerdedir. Peki, kurumlarımızın başındakiler bu bilinç ve sorumlulukla davranıyorlar mı acaba? Doğrusu, bu soruya olumlu yanıt vermek pek de geçekçi gelmiyor bana. Zira çok başarılı yöneticilerimiz bile genelde 3 doğrunun yanına mutlaka 1 yanlışı koyuyorlar. Bunun en çarpıcı örneği Futbol Federasyonu, Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş başta olmak üzere futbolumuzu yönetenlerin tavır ve tutumlarıdır herhalde. Sıradan taraftarın, ortalama futbolcunun ve sorumluluklarının bilincine varmayan kimi basın mensuplarının hataları karşısında söylenmedik söz bırakmayan yöneticiler, eleştirdikleri yanlışların onlarca katını uzun yıllara yayarak yapıyorlar yazık ki. Mesela, Ulusal Takımımız aylarca hocasız bırakılabiliyor federasyon tarafından. Galatasaray gibi bir kulübümüz şampiyonluk yarışının en kritik döneminde dişli rakiplerin kimi futbolcularına transfer teklifinde bulunmayı alışkanlık haline getirebiliyor.
Fenerbahçe'ye yakışmaz Daha önce Gökhan Ünal'ın, geçen sezon Mehmet Yıldız'ın, şimdi de şampiyonluk potası içindeki Bursaspor ve Kayserisporlu (Ali Turan, Sercan Yıldırım ve Volkan Şen gibi) oyuncuların kafasını karıştıracak hamleler yapıyor. Maalesef onca güzelliğin altına imza atan Aziz Yıldırım ve arkadaşları da bazen düş kırıklığı yaratmaktan geri kalmıyorlar. Aragones tercihi, uzunca suskunluktan sonra ortamı geren çıkışlarda bulunmak veya zamansız şekilde kimi oyuncularına katı tavırlar takınmak en çarpıcı kanıtlarıdır bunun. Hakem hataları konusunda (haklılık payları olsa bile) o tarzla konuşmak, Kazım ve Önder'le yarattıkları belirsizlik ve kararsızlık yakışıyor mu Fenerbahçe'ye? Elbette kulübün ve oyuncularının haklarına ve emeğine saygı duyulmasını isteyecek, bunu yaratacak ortamı destekleyecek bir ağırlık ortaya koyacaklar. Tabii ki futbolcuların sorumsuzluklarının görmezden gelinmesini önermiyorum. Aksine işine, formasına saygısızlık yapanlara kesinlikle gereken cezanın verilmesinden yanayım. Ama tavır, ceza ve yaptırımlar Fenerbahçe'nin Türk futbolunda üstlendiği tarihi sorumluluklarla çelişmemelidir.