Denizli Avrupa'da yoluna devam edebileceğine inanmamış, futbolcuları da inandıramamış... Hikaye bu... Neredeyse tüm savunmacılarını adam markajıyla görevlendirmiş. Toraman, Sivok, Ferrari bir adım öne çıkmadılar. Bu yetmezmiş gibi orta alanın sağında yine bir savunmacıyı, İbrahim Kaş'ı kullanmış. Yahu Kaş, bildiğin kesici. Top taşıyamaz, orta yapamaz, ileri gidemez, gitse geri çabuk dönemez. Öyleyse böyle bir maçta, orta sahada ne işi var. Al Ekrem'i oraya, koy İsmail'i sol tarafa hiç değilse kanatları iyi kullan. Ama nerdeeee? Denizli dün gece yapmayı değil bozmayı hedefledi. Hasbelkader bir gol atarsam işi bitiririm diye düşündü... İşin ilginç yanı Tello maçın başlarında net pozisyonu harcamamış olsa belki de bu plan tutabilirdi... Çünkü skorda geriye düşünce CSKA'nın kontrolsüzce saldırması ve savunma güvenliğini ikinci plana bırakması büyük ihtimaldi.
Başaramadılar Tello sayesinde bu plan suya düştü. Daha kötüsü ilk 20 dakikada panikleyen Ruslar, devrenin sonralarına doğru toparlandılar. Mamaev'in de öne çıkıp forveti üçlemesi Beşiktaş defansının dengesini bozdu. Gol geliyorum diyordu dediği gibi de geldi!. Krasiç'in mükemmel bir vuruşla attığı gol Beşiktaş'ın işini imkansız noktasına getirdi... Elin oğlu zoru kolay yaparken Beşiktaş'ın Tello'su ne yaptığını bilmez haldeydi. Topla buluştuğunda yüzünün kaleye dönük olduğu tek pozisyonda golü yapamadı. Diğerlerinde ise garip şekilde kaleyi hep arkasına aldı... Her neyse... Bu iş baştan garipti zaten. Kendi sahasında hiçbir şey yapamayan bir takım Avrupa'da yoluna nasıl devam edebilir ki? Deplasman puanları Şampiyonlar Ligi'nin ekstralarıdır. Ne var ki ekstraların bir anlamının olabilmesi için önce evdeki işinizi iyi yapmanız gerekir. Beşiktaş bunu yapamadı. Eminim ki Denizli gece, CSKA'nın doping nedeniyle Şampiyonlar Ligi'nden ihraç edildiğine dair rüyalar görmüştür. Diyelim ki bu rüya gerçek oldu, o zaman soru şu: Bundan sonraki maçlarda ne olacak? O rakiplerin de doping yapmalarını mı bekleyeceğiz?