Dünyanın hangi ülkesinde, bir kulüp başkanı bayram günü gazetecileri azarlar da, 3 gün sonra gazetecileri başına toplayıp, hakemleri azarlar? Ve sorarım size. Dünyanın hangi ülkesinde, kulüp başkanları futbolun önüne geçer?
***
Kolay yenilgilere karşı çıkacak. Formasının içine, bedeniyle birlikte ruhunu da sokacak. 90 dakika takım aşkının nöbetini tutacak. Yürekli adamlar makbul olmuyor da...
***
Sahanın içinde boş kadeh gibi duranlar. Sahanın dışında kadehlerini dolduranlar. Sorumsuzluğa susayanlar. Fenerbahçe formasıyla saltanat süren şımarıklar. Sahanın ortasında dökülen etler, sükseli siluetler. Bir futbol takımında değer buluyorsa.
***
Disiplin kuşunun kanadını kıran gerçek suçlular, "yönetici" sıfatıyla kulübün içinde duruyor da... Eleştirileri hafife alan yönetici olmakla, virüsleri çoğaltmak arasında geziniyorsa. O Fenerbahçeli yöneticiler, cezaları görünmez kalemle yazıyor da... Bitirim ve küfürbaz futbolcular, üstelik barlarda sabahlıyorsa. Bu yenilgiler, sorumsuzluklara verilen cezadır.
***
Güiza, iki sezondur iltihaplı yara gibi duruyor da... Pozisyonları göze almayan birini, Fenerbahçe hâlâ göze alıyorsa. Uğruna kavga edilen Mehmet Topuz, mücadeleye bile soyunmuyorsa. Santos sahanın içinde, sürüne sürüne yürüyorsa. Saha içinde uyuyanlar, saha dışında lüks otomobilleriyle süratli hayallere dalıyorsa. Ve yenilgilerin "faili meşgul adamı" Daum, gerektiğinde "taktiği futbolcular verdi" diyecek kadar küçülüyorsa... Bunlar için de bir basın toplantısı rica ediyorum Aziz Yıldırım'dan.
***
Hakemlere gelince. Bu hakemler Fenerbahçe'nin değil, ülkenin sorunu. Tıpkı Fenerbahçe'nin kazandığı Manisaspor ve Bursaspor maçlarındaki hakemlerin, Manisaspor ve Bursaspor kulüplerinin sorunu olduğu gibi.
***
Ya Galatasaray'ın hali? Karşılarına 8 eksikle çıkan Büyükşehir Belediye karşısında, son dakikaların zavallı takımı oldular. Koca Kewell, köşe gönderi fukarası. Mustafa Sarp, formasını yırtıyor, Formayı yırtmak, rütbesini yükseltmez insanın, alçaltır. Üstelik tedavi gerektiğini cümle aleme beyan eder. Futbol böyledir. Haybeden mücadele edenlerin kaybeden olması kaçınılmazdır..
***
Neyse... Tolunay Kafkas, pazar günü bir devrimi kucakladı da, tarihinde ilk kez Kayserispor'u lider yaptı. Üstelik medya desteği olmadan. Trilyonlar harcamadan. Sadece yürek ve genç futbolcularla.
***
Demek ki neymiş! Hakemlere nutuk çekmekle, formanın içine ruh sokmak başka şeymiş. Demek ki neymiş! Milyon dolarları cebe indirip, barlarda alem yapan züppelere teslim olmak yerine, alt yapıya itaat etmek daha değerliymiş.