Alex ve Bilica gibi kadronuzun en önemli temel taşlarından ikisinden yoksun olursanız, adınız Fenerbahçe bile olsa oyunun iki yönünde de sorunlar yaşıyorsunuz ne yazık ki. İşin içine "özgüven"i disiplinsizlik olarak yorumlayan Kazım'ın "şakacı" anlayışı da girince, Fenerbahçe maçın ilk çeyreğinde beklenmedik şekilde zorlandı, dün akşam. Her fırsatta yinelediğim gibi, Kazım'ın yeteneklerine ben de inanıyorum. Ama futbol sadece yetenekle oynansa, Yusuf Şimşek "Yıllanmış şarap" olarak hâlâ F.Bahçe'de oynuyor ve Sergen Yalçın yıllarca Real Madrid'in formasını giyerdi herhalde. Ama böylesine yoğun emek, düzgün yaşam, sağlıklı ruh hali, çelik gibi irade ve her koşulda sürdürülmesi gereken bir disiplin gerektiren futbolsa işiniz, yetenek bir başına işe yaramıyor ya da bekleneni veremiyor ne yazık ki, futbol tarihinin defalarca kanıtladığı üzere.
Daum'a soruyorum Elbette Daum'un teknik direktörlüğünü tartışacak değilim. Aksine bu işte dünyanın sayılı isimlerinden biri olduğuna inananlardanım, Alman teknik direktörün. Ancak oyunda kaldığı sürede hiç katkı yapmamış, üstelik bir de sarı kart almış Kazım'da 60 dakika ısrar etmeyi anlayamadığımı gene de itiraf etmek zorundayım. Hayır, Kazım'ın oynadığı kulvarda daha yararlı işler yapmış ve yapacak olan Mehmet Topuz ve Mehmet Topuz'un o ana kadar görev aldığı yerde de harikalar yaratabilecek Alex'in veliahtı Özer Hurmacı gibi bir futbolcun kenarda oturuyorken, neden "mecbur"ları oynuyorsun sayın Daum, söyler misin? Peki, koca Fenerbahçe'nin bu müthiş kadrosuyla 1-0'lık avantajla başladığı ikinci yarının büyük bölümünü mahkum oynaması ve 1-1'den sonra bile kalitesine yakışan bir silkiniş yapmaması olacak iş mi? Ya da Daum'un Gaziantepspor maçındaki korkularının dün akşam da belirgin biçimde ortaya çıkması, bundan böyle karşılaşacağı diğer rakipler için açık bir davetiye sayılmaz mı?