F.Bahçe'nin favori başlayıp favori bitirdiği bir derbiyi daha geride bıraktık. Korkak oynayan, gücünü sahaya tam yansıtamayan G.Saray, Kadıköy kâbuslarına bir yenisini daha ekledi. İlk yarının 4'te 3'lük bölümü Emre, Alex ve Kazım ile G.Saray defansı arasında geçti. İkinci dakikada Baros'un sakatlanıp çıkması önemli bir talihsizlikti. Rijkaard'ın çıkardığı onbirde sadece Barış'ın olmamasını yadırgadım. Ama o da olsa muhtemelen bir şey değişmeyecekti. Çünkü G.Saray sahaya inanılmaz sinirli çıktı. Maç öncesi Arda ve Cristian arasında yaşanan atışma belli ki maça da yansımıştı. G.Saray organize tek bir atak geliştiremedi. Arda ve Elano kazandıkları topları iyi değerlendiremezken çok pas hataları yapıldı. Ayhan, Mustafa uyur gezerdi. Keita da seyircinin hırçınlığından etkilenip oyundan erken düşünce F.Bahçe istediği gibi at koşturdu. Alex'in golünden sonra Lugano'nun direkte patlayan topu ile Franco'nun Alex'e kaptırdığı ve sambacının karşı karşıya atamadığı an G.Saray adına şanstı.
Rijkaard benim için bitti İkinci yarı kaleci Franco'nun hediye penaltısıyla başladı. Franco gibi bir kalecinin böyle bir derbide bu kadar sorumsuzca oynaması da G.Saray için ayrı bir handikaptı. Açıkcası Rijkaard'ın B planının olmaması kötü. 70'e kadar maçı seyretti. Elano'ya 80 dakika sabretti ya benim için orda bitti. Hakan Balta'nın G.Saray'ı umutlandıran karambol golü bile onu hareketlendiremedi. Daum'un Güiza'yı oyuna aldığı dakikalarda bile Rijkaard skora razı konumunu korudu. Bünyamin Gezer sevimli bir hakem değil ama Alex'in ofsayt golü dışında her kartı doğruydu. Penaltısı penaltı, Keita'yı gösterdiği kart da kırmızı oğlu kırmızıydı. Sonuçta F.Bahçe, Kadıköy'de kazanma geleneğini de sürdürdü.