Gaziantepspor yenilgisi her ne kadar Fenerbahçe'yi derinden yaralasa da ne 10 dakikada yenilen iki gole, ne de Galatasaray'la aradaki 5 puan farkın 2'ye düşmesine üzüldüm... Gördüğümde başımı iki elimin arasına alıp Eyvah' dediğim sahneler vardı ki keşke hiç yaşanmamış olsaydı... Öncelikle şunu tespit ettim ki kime bir unvan versen altında eziliyor... Fatih Terim'e 'İmparator' dendi, kendini kaybetti... Taşıyamadı... Hâlâ da öyle... Daum'a 'Dahi' dendi, 'Tilki' dendi, kendini kaybetti... Taşıyamadı... Maceralara daldı... Maalesef taşıyamıyorlar... Havalanıyorlar, kendilerini kaybediyorlar, saçmalıyorlar... Ders almıyorlar!..
KAZANAN HAKLI MIDIR? Ben, ben, ben... Hastalıkları bu... 'Ben yaptım, ben kazandım, ben oynattım, ben yarattım'... Gaziantepspor maçı sonrası hemen hemen tüm yorumlar ortaktı: Suçlu Daum... Peki yanlış mı? Hayır... Suçlu Daum!.. Çekirge bir zıpladı, iki zıpladı üçüncü de çakıldı. Anlamadı Alman hoca, takım kötü oynuyor, Alex'in, Emre'nin, Gökhan'ın kişisel performansı sayesinde kazanıyordu... Daum eleştirilerden ders almayıp Manisaspor maçından sonra 'En son 6'da 6'yı ne zaman gördünüz' diyerek günü kurtarıyordu... 'Kazanan her zaman haklıdır' mantığı işliyordu... Aslında kazanırken kaybetmek böyle bir şeydi... Namağlupluk unvanı, rekorlar ve Galatasaray'a 5 puan fark. 'Dahi' veya 'Tilki' Daum'u şaşırttı...
ŞAŞIRTICI DEĞİŞİKLİKLER Zaten Gaziantepspor maçında tel tel dökülen Fenerbahçe'yi ateşleyemedi... İkinci yarıda adeta tek kale oynayan rakibi seyretti... Maçı statta izleyenler şaşkınlıklar içerisinde, sesleri kesilmiş, acı sonu bekliyorlar... Televizyon başındakiler avazları çıktığı kadar bağırıyor 'Oyuna müdahele etseneeeee'.. Yok, Daumseyrediyor... Sonra değişiklikler başlıyor, sahanın en iyisi Vederson'u çıkarıyor, ardından Gökhan Gönül ve Kazım Kazım yerlerini Özer, Santos ve Bekir'e bırakıyorlar... İşte pandomimin koptuğu yer...
BEKİR'İN BAŞARISI Ne maksatla transfer edildiğini bir türlü çözemediğim Bekir, maça damgasını vuruyor!.. Topla ilk buluşmasında sıfıra iniyor tam 'Gollük bir orta yapacak' derken meşin yuvarlağa öyle bir vuruyor ki sormayın... Allah'tan Antep'te Deniz yok ve havada martılar uçuşmuyor!.. Aldığı topları rakibe ikram etmenin yanı sıra bu başarısını (!) 90+3'te hiç gereği yokken bir frikikle taçlandırdı... Sırtındaki formanın sarı-lacivert olduğunun farkında değildi, hâlâ Gaziantepspor kaptanı gibiydi. O frikikte top ağlarla buluşurken, bir Olcan'a baktım (Fenerbahçe altyapısında yetişen Olcan) bir de Bekir'e ve şunu düşünmeden edemedim: 'Can Arat ve Yasin Çakmak'a yıllarca ve inatla forma verenler Olcan gibi bir yeteneği nasıl görememiş, keşfedememiş ve daha da acısı satmıştır!' Ama bugün Olcan Gaziantep'te, Bekir de Fenerbahçe'de ise buna sebep olanlar şapkayı önlerine koyup uzun uzun düşünmelidir... Bu resmen bir transfer faciasıdır... Gelelim sadede... Yazının başında ne yenilgiye ne de kapanan puan farkına üzülmediğimi belirtmiştim.. Beni dehşete düşüren Emre, Vederson ve Selçuk'un davranışlarıdır... 1- Karşılaşma oynanırken ve Gaziantepspor atak ütüne atak yaparken, Emre'nin birkaç kez saha kenarına gelip, Daum'u oyuna müdahale etmesi yönünde uyarmasıdır... 2- Sahanın en iyisi olan Vederson'un herkesin şaşkın bakışları altında oyundan alınması ve bu futbolcunun çıktıktan sonra yedek kulübesini (Yani Daum'u) tekmelemesidir... 3- İşte en kritik sahne... Fenerbahçe ikinci golü yiyor ve kameralar yedek kulübesindeki Selçuk'a zumlanıyor... Selçuk çıldırmış durumda, Daum'a dönüp iki eliyle tepki gösteriyor... Ağzından çıkanları yazamıyorum... Merak edenler yayıncı kuruluştan bu görüntüyü alıp izleyebilirler... İşte bu üç olay çok ama çok vahimdir... Hocanın saygınlığının bittiğinin fotoğrafıdır... Çünkü Daum, rakibe önlem alamamıştır. Selçuk orta sahaya can verecekken, tercih maalesef Bekir'dir.. Uğur Boral zaten kafasından silinmiştir... Alex'in veliahtı denilen Özer son dakikada oyuna alınmıştır... Futbolcu bunu görmüş, hocayı kafasından silmiş ve testi korkarım ki kırılmıştır... Yoksa antrenörlük, milyon euro'lar alıp, milyonların gördüğünü görememek midir? Ne dersiniz, yoksa öyle midir?
* * * Biri KIZIL'dı, biri TAN! Yıl 1983. Askerdeyim, radyoyu açtım. Spiker İlker Yasin bağırıyor "Ali Sami Yen'de soğuk bir duş var... Bu nasıl bir Fenerbahçe" diye soruyor... Şok olmuştum... Galatasaray ile Fenerbahçe oynuyor ve Cimbom 4-1 galip... Taraftarın "Tabelaya bakalım göbek atalım" sesi radyodan bile çok net duyuluyordu... Ama öyle olmadı... Özcan attığı iki golle Ali Sami Yen'i KIZIL'a boyarken Fenerbahçe'yi TAN vakti gibi ağırtıyordu... İlker Yasin ise maçın sonunda "Bu böyle bir Fenerbahçe" diyerek belki de şaşkınlığını dile getiriyordu... 4-4'lük maçtı bu... Galatasaray-Bucaspor, Türkiye Kupası kurası bana bunları hatırlattı... O Özcan KIZILTAN şimdi Bucaspor'un teknik direktörü, hatırlatırım!..
* * * mARKA olduk! Hesap günü bu dünyada ve ahirette hep vardır. O gün mutlak gelir ve hesaplar bedeliyle ödenir, ne cüzdanın kalınlığının ne de kredi kartının limitinin önemi vardır... Ödediğiniz hesaplar sadece sizi bağlarsa sorun yok ama milleti bağlarsa sorun çok demektir... Ama 'Ben hesap vermem, hesap sorarım. Ders almam, ders veririm' derseniz söylediğiniz sözleri başkasından önce sizin kulağınızın duyması gerektiğini bilmeniz şarttır. Ders almadığınızı, ders verdiğinizi söylediniz. O zaman dersine çalışmayan kötü bir hocasınız... Sınıfta kaldınız. Ama burası sınıf değil, koskoca bir ülkenin marka değeri söz konusu ve 'Büyük marka yarattım' diyorsunuz... Evet, haklısınız göreve geldiğinizde dünyada 12. sıradaydık bugün ise 39'a düşmüşüz yani ARKA'da kalmışız... Hesap günü geldi ve siz herkesin 'Acaba ne engeller vardı, duyalım bilelim' derken tespitleri sıraladınız... Sayın İmparator, laf kalabalığına ne gerek vardı, aslolan Dünya Kupası'na gitmekti. Siz belki milyon eurolar alıp iyi bir takıma gidecek ve sefayı süreceksiniz. Bu ülke insanı televizyon başında Brezilyalı mı olacak, İspanyol mu, Hollandalı mı, İtalyan mı? Şurası kesin. NOT: Önceki gün Milli Takım'a alınmayan Gökdeniz'i cepten aradım, çaldı çaldı sonra operatör cevap verdi: "Aradığınız numaranın sahibini şu anda rahatsız etmeyiniz, kendisi Barcelona'ya gol atmaktadır, lütfen daha sonra arayıp tebrik ediniz..."
* * * tanYEvİÇ! Şeytan ayrıntıda gizlidir' derler, Bogdan Tanjeviç nerede gizleniyor... Transfer edildiğinden bu yana iki maç art arda oynamayan Gordan Giricek'in arkasında mı? Yıllardır serbest atıştan sayı yapmayı öğretemediği Ömer Aşık'ın ayıplarında mı? Yaptırdığı saçma sapan transferlere giden milyon dolarların altında mı?... Şurası belli oldu, TanYEvİÇ yiyip, içip yatıyor... Akıl ve sağduyu hep istikrar diyor. Aptalca kayıplar demiyor ama maalesef Tanjeviç istikrarlı bir şekilde ve acemice kaybediyor...
* * * Hastalıklar başlamaya görsün, dünyanın bütünilaçlarını getirsen yine faydasızdır. Ovidius
